Allah yolunda yürüyen ve din hizmetinde bütün gayretiyle ihlâsla çalışan müminlerin manevi dereceleri arttıkça ,imtihanlar da şiddetlenir.
Sıradan bir müminle bir evliyanın, hizmete yeni başlamış birisiyle, kırk yıllık bir dâvâ adamının imtihanı aynı olmaz. Gittikçe imtihan incelir ve şiddet kazanır.
En başta Sevgili Peygamberimizin (asm) katlanmak zorunda kaldığı dağ gibi imtihanlar, sonra diğer peygamberler, daha sonra onların ardından giden evliyalar ve âlimler, bu çetin imtihanların müşahhas örnekleridirler. Bir hadis-i şerifte buyrulduğu gibi “İnsanlar içinde en çok belâ ve musibetlere ve hastalıklara muhatap olanlar, insanların en iyisi ve en kâmil olanlarıdır.”
En yakınımızdaki örnek olarak, asrın müceddidi ve imamı Bediüzzaman Said Nurs^i Hazretlerine baktığımız zaman, Allah katında derecesi yüksek olan insanların, imtihanlarının ne kadar çetin ve zor olduğunu gayet iyi anlarız.
Hepimizin içinde olduğu ve derece derece farklılık arz eden şahsî ve cemaatî imtihanları aşmak için en iyi çare, hizmette ve kardeşlerimizde fâni olup, kudsî hizmeti paylaşmak, o paylaşımdan samimi olarak zevk almak, kardeşlerimizin şerefiyle şükür içinde iftihar etmek ve bu istikametteki diğer prensiplerimizdir. Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi “Evet, bahtiyar odur ki, Kevser-i Kur’aniyeden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev’indeki şahsiyet ve enaniyetini o havuz içine atıp eritendir.” (20. Lem’a)
Cenab-ı Hak, her türlü imtihanları kazanmayı hepimize nasip etsin, inşaallah.
asyanur.info samicebeci.net