Âhirzamanın iman ve inkâr mücadelesi bambaşka bir şekil almıştır. İletişim vasıtaları ve diğer teknolojik imkânlar, bu fikrî kavgayı büsbütün değiştirmiştir.
Özellikle, dalâlete istinat eden felsefenin bozuk kısmı ve sefih bir medeniyetin câzip fantaziyeleriyle bütün dinlere savaş açan deccalizm ve Süfyanizm cereyanlarını durdurmak ve onların tahribatlarını tamir etmekle vazifeli son müceddit ve talebelerinin manevi ve ilmî mücadeleleri, gerçekten dikkatle takip edilmeye değer bir boyut kazanmıştır.
Bir tarafta dev gibi imkânlar ve maddi güç kaynakları, diğer tarafta pervasızca hakkı ve doğruları savunmayı meslek kabul eden bir avuç iman fedaileri. Ortalığın güllük gülistanlık olduğu zamanlarda doğruları söyleyen ve hakkı savunanlar çok olur. Fakat, ortalığın toz duman olduğu ve göz gözü görmediği bulanık ve korku dönemleri geldiğinde söylemler değişir ve idare-i maslahatçılık ön plana çıkar. Fakat, asıl kahramanlık öyle zamanlarda da doğruları söylemeye devam etmek ve hak ve hakikati haykırabilmektir.
Evet, iman-inkâr, hidayet-dalâlet, hak ve bâtıl gibi bütün birbirine zıt olan şeyler, bu acâip asırda en şiddetli bir tarzda çarpışmaya devam ediyor. Ehl-i dalâlet elindeki maddi güce dayanarak ve çeşitli maskelerin arkasına saklanarak, nifak perdesine bürünüp din ve dindarları ezmenin planlarını yapıyor.
Fakat, bu hesap şimdiye kadar tutmadı ve bundan sonra da tutmayacaktır. Zira, herkesin bir hesabı olduğu gibi, Allah’ın da bir hesabı vardır ve bütün hesapların üstündedir. “Allah, hile yapanların hilesini en hayırlı bir şekilde bozandır.” “Onlar, ağızlarıyla üfleyip Allah’ın nurunu söndürmek isterler. Lâkin Allah nurunu tamamlayacaktır. Velev kâfirler istemese de.” Bu ve benzer ayetlerin verdiği müjdeler, müminlerin kalplerine ümit ve şevk ve Allah yolunda çalışma gayreti vermektedir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-SAmi Cebeci videoları)