Makaleler

ELBETTE “ALLAH-Ü EKBER!” DİYECEĞİZ

06 Şubat 2023 Pazartesi sabaha yakın meydana gelen Kahraman Maraş Pazarcık ilçesinde 7.7 büyüklüğünde ve dokuz saat arayla ,bu sefer Elbistan ilçesindeki 7.6 şiddetindeki depremlerle sarsıldık ve deprem felâketi gündemin en baş sırasına oturdu.

Bu iki büyük depremden sonra devam eden üç binden fazla artçı şoklar hepimizi şaşkına çevirdi. Anadolu topraklarında iki bin seneden bu yana bu kadar büyük ve devamlı depremler hiç olmamış. Bunun gibi bütün deprem olaylarını tabii ve tesadüfî sebeplerle ve yerin derinliklerinde meydana gelen fay hatlarının kırılması sonucu diye izah eden ve insanların hayatlarında büyük etkiler yapan bu depremlerin Cenab-ı Hak ile bağlantısını kesenler, iman ve inanç ile bağını  bilerek kesenler olduğu anlaşılıyor.

Tarih  boyunca meydana gelen depremleri milletçe hep Allah’ın ikazı ve gazabı olduğuna inanıp, devlet ve milletçe  kendimize çeki düzen vermeye çalıştığımız halde, bu ikazları hatırlatmak niçin suç gibi olsun? Peş peşe gelen bu depremler silsilesi, bu olayları tabiat ve doğa kanunlarına bağlayanları ciddi anlamda ürküttü. Bazı gazeteler de “Bize acı Allah’ım!” diye yazılar yazdı.

Halbuki, o kafa yapısına göre “Bize merhamet et tabiat ana!” veya “Ey doğa, bize acı!” şeklinde yazmaları gerekirdi. Demek, ne kadar kafalar kuma gömülse, gerçekler ve inançlara göz yumulmaya çalışılsa bile, fıtrat ve vicdan gerçekleri görüyor ve itiraf ediyor. Elbette “Bize acı Allah’ım!” diyeceğiz.  Enkaz altından bir can kurtarıldığında da “Allah-ü Ekber! Allah-ü Ekber!” diye haykıracağız. Zira, tabiatın ve doğanın ne acıması ve ne de merhameti olamaz. Onlar akılsız, şuursuz, idraksiz ve hisleri olmayan taş, toprak ve emsali şeylerdir ve Allah’ın vazifeli memurlarıdır.

Bu kâinat, kendiliğinden ve gayesiz olarak meydana gelmiş bir âlem olmadığını, akıl ve vicdanı olan herkes kabul eder. Nihayetsiz maksat ve gayeler için onu yaratan ve yoktan var eden Allah, bu kâinat ve içindeki sanatlı varlıklar perdesi arkasında akla görünmektedir. Mevcudat içinde en kıymetli varlık olan insanların fiil ve amelleriyle bu mevcudat alâkadardır.

Kâinatın Sahibine iman ve ibadet etmek için yaratılan insanların, yaratılış gayelerine zıt olan fiil ve amelleri, elbette Allah’ın gazabını celb etmekte, özellikle din ve dindarlar ile uğraşmak gayretullaha dokunmaktadır. Geçmiş zamanlarda gelen peygamberlerin, isyan eden ümmetlerine gelen semavî ve arzî musibet ve tokatlar, ceza ve azaplar gösteriyor ki, insan başı boş değil. Her vakit bir celâl ve gayret sillesine muhataptır.

İşte, bu depremler vesilesiyle işlediğimiz günah, isyan ve hatalarımızla irtibatlandırmayı gözlerden saklamaya çalışanlar bile “Bize acı Allah’ım!” yazılarıyla, bir gerçeği itiraf etmek zorunda kaldılar. Evet, Allah’tan başka sığınılacak, iltica edilecek, merhamet istenilecek bir makam, bir melce, bir istinatgâh yoktur.

Son söz: Millet ve devletçe biraz daha kendimize gelelim. Kendi kendimize insaf ve merhamet ile mukabele edelim. Zira, kendine acımayıp isyan edenlere, elbette Allah da acımaz ve merhamet etmez, vesselâm.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Reklam

Yorum Yap