Yaklaşık olarak otuz beş milyar yıllık bir çapı olduğu hesaplanan kâinatta, her biri yüz milyarlarca yıldızdan meydana gelen ve bir hesaba göre iki trilyon galaksi olduğu tahmin ediliyor.

Böylesine insan havsalasına durgunluk veren ve Allah’ın kudret ve azametine  delil olan kâinatın nihayetsiz boşluğunda bir nokta kadar yer işgal eden dünyamız, kâinatın kalbi hükmündedir. Bundan dolayıdır ki, Kur’an-ı Kerim’de dünya, gökler âlemine denk tutulmuştur.

Hem dinimizin hem de fenlerin izah ettiği gibi, dünya diğer gezegenlerle birlikte güneş ile bitişik bir macun durumunda iken, Yaratıcı Kudret ilim, irade ve hikmet dairesinde gezegenleri güneşten ayırmış ve muhtelif mesafelerde tutarak, cazibe denilen bir çekim gücüyle güneşe bağlayıp, güneş sistemini tanzim etmiştir.

Ortalama yüz elli milyon kilometre mesafede güneşle bağlanan dünyamız, ilk zamanlar, içindeki magma tabakası gibi dışı da ateşten bir top halindeydi. Sıvı halinde bir kitle durumundaydı. Ne bitki ve ağaçların, ne de insan ve hayvanların yaşamasına elverişli değildi. İlâhi Kudret acele dünyaya kabuk bağlatarak canlıların yaşamasına müsait hale getirdi. Sıvı haldeki vaziyetten önce taş ve kayaları, onlardan da toprak tabakasını yarattı.

Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi “Eğer sıvı halde kalsa onda durulmaz, taş gibi sert kalsaydı ondan istifade olmazdı. Elbette dünyaya bu vaziyeti veren Hâlıkın (Yaratıcının) hikmetidir.” Bu tespitlerden anlaşılıyor ki, dünya kâinatın, toprak unsuru da dünyanın kalbidir. Kalp olmadığı zaman hayat devam etmediği gibi, toprak tabakası olmasaydı ve yaratılmasaydı, dünyada da hayat olmazdı. (Devamı yarın)

(Not: Bütün gönül dostlarımızın mübarek Kurban Bayramlarını tebrik eder, milletimiz, âlem-i İslâm ve insanlığa hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ederiz.)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0