(Dünden devam)
Daha ilerideki başka bir tepede ise, Fetret Devrindeki taht kavgalarına son veren ve dağılan birliği yeniden toparlayarak devlete çeki düzen veren ve böylece Osmanlı Devletinin ikinci kurucusu olan 1. Mehmet Çelebi yeşil bir türbe içinde yeniden diriliş sabahını bekliyordu. Geniş türbe içinde, çocukları ile beraber belki cennet bahçelerinden bir bahçe saadetini yaşıyordu.
Osmanlı Evi’nin karşısındaki Muradiye’de ise, Fatih’in annesi, babası, eşi, kardeşi Cem Sultan ve daha niceleri medfundu. Bir zamanlar dünyaya sığmayan o koca sultanlar, küçücük mekânlara sığmışlardı. Ne kadar ibret verici bir tabloydu! Dünyanın bütünüyle fâni olduğunu ve insanoğlunun dünyada sadece geçici bir misafir olarak bulunduğunu apaçık olarak gösteriyordu.
En üzücü olan ise, memleketimizin her köşesinden ve yurt dışından gelen binlece turistin, her gün ziyaret ettiği bu türbelerde yatan ecdadımızın türbelerinin bir çoğunun bakımsız bir halde olmasıydı. Cihan devleti kurmuş bir ecdadın bıraktığı topraklar üstünde hayat süren ve onların mirasını yiyen bir neslin, ecdadına göstereceği hürmet ve hizmet böyle mi olmalıydı? Hazin bir durum! Daha bakımlı olmalarını isterdik.
Pazar günü Uludağ’a çıktık. Ehl-i dünyanın sefa sürdüğü ve ruha kasvet veren otellerini şöyle bir gördükten sonra geriye döndük ve piknik yapılan Sarı Yayla’da namaz, ders ve etrafı tefekkür için teleferik programıyla günümüzü değerlendirip, Allah’ın kudret ve azametini gösteren çam ormanlarının arasından şehre indik.
Bu seyahatte bize rehberlik yapan bir ağabeyin refakatinde Kültür Park’ta Zeki Müren’in yaptırdığı camide akşam namazını kılıp, öğrencilerimizi kalacakları dershanelere gönderdik.
Pazartesi günü Sultan Yıldırım Beyazıt’ın yaptırdığı ve yirmi kubbeli, üç dönümden fazla bir alana yayılmış olan Ulu Cami’de öğle namazını kılıp, Yeşil Türbe’yi ziyaretten sonra Ankara’ya dönüş başladı.
İlk gittiğimiz Cumartesi akşamı umumi derslerine katıldığımız Bursalı gönül dostlarımızın ne kadar şanslı olduğunu düşünüp, buram buram tarih ve ecdat kokan şehri gerilerde bırakarak, medrese-i seyyare olan otobüsümüzde dersler ve sorulu cevaplı Risale-i Nur hakikatlerinin müzakerelerini yaparak Ankara’ya döndük.
Evet, müfritâne irtibatı ve seyahatleri bile hizmete vesile etmenin heyecanı ve sevinciyle gerçekleşen üç günlük seyahat, ruh dünyamızda maddi baharın yanında, manevi bir baharın da inkişafına vesile olmuştu. Bunun için, Allah’a ne kadar şükretsek yine de azdı.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)