Osmanlı Devleti dünyanın en uzun ömürlü devleti ünvanına sahipti. Dile kolay tam altı yüz yirmi beş yıl. Orta Asya’nın otlak ve yaylalarından kopup gelen ve Anadolu topraklarını vatan haline getiren Türk boyları içinde, Oğuzların Kayı Boyundan dört yüz kırk dört çadırlık bir avuç topluluk olan ve daha sonra çekirdek gibi o küçücük topluluktan, koskoca asırlık bir çınar gibi yirmi iki milyon kilometrekarelik Osmanlı Devletini meydana getiren o cengaver ecdadımız; yaklaşık yedi yüz sene önce devletin temellerini atmış ve kısa zamanda genişleyerek Bursa şehrini payitaht yapmıştı.
Yavaş yavaş tarih sahnesinden çekilen Selçuklu Devletinin dağılan parçalarını birleştiren ve Bizanslılara Anadolu topraklarını dar ederek İstanbul’a sıkıştıran ve daha sonra orasını da fethederek Sevgili Peygamberimizin (asm) müjdesine ve övgüsüne mazhar olan şanlı ecdadımızın bir çoğu Bursa iline defnedilmişti.
Bir otobüs dolusu öğrencilerimizle hem o şanlı ecdadımızın türbelerini ziyaret edip Fatihalar okumak, hem yeşillikler arasındaki Bursa’ya farklı bir ayrıcalık kazandıran Uludağ’ı görmek, hem de Bursalı dâvâ arkadaşlarımızla tanışıp kaynaşmak için, Ankara’dan Bursa yoluna hareket ettik.
Öğle namazından biraz sonra ulaştığımız Bursa’da ilk ziyaret ettiğimiz yer, Osmanlı Devletine adını veren Osman Gazi türbesi oldu. Bursa’ya hâkim Tophane Tepesinden âdeta şehri gözetleyen Ulu Sultan, yanı başında diğer bir türbede yatan oğlu Orhan Gazi ile birlikte, çınar ağaçlarının gölgelediği ebedi istirahatgâhlarında bile iki nöbetçi gibi Bursa’yı bekliyorlardı.
Daha ötelerde ise, Kosova’da bir Sırp askeri tarafından şehit edilen 1. Murat Hüdaverdigâr yatıyordu. Bir başka tepede ise, Yıldırım Beyazid’e damat olan büyük evliya Emir Sultan medfundu. Maneviyat âlemlerinin sultanı olan bu büyük insan, Bursa’nın manevi kapılarının bekçiliğini üstlenmişti. Fatihalar okuyarak ayrıldığımız Emir Sultan’da gerçekten manevi bir hava hâkimdi. Ankara’nın Hacı Bayram-ı Velisi ne ise, Bursa’nın Emir Sultanı da o idi.
Diğer bir tepede Sultan Yıldırım Beyazid’in türbesi vardı. Camisi, medresesi ve diğer müştemilatıyla tam bir külliye ile etrafı çevrili olan Yıldırım Beyazıt; Timulenk ile yaptığı Ankara Çubuk Ovasındaki meydan savaşında yenilmiş ve esir düşmüştü. İşte, bu hadiseden sonra başlayan Sultanın çocukları arasındaki kardeş kavgaları on bir yıl sürmüş ve o döneme Fetret Devri adı verilmişti. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube- Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0