Sanata, Sanatkârı adına bakmak ve tefekkür etmek maksadıyla kısaca vücudumuzdaki organlarımızla ilgili konular yazıyoruz. Bu gün de böbreklerimizden bahsedeceğiz.
Böbreklerimiz, vücudun bel kısmında, fasülye biçiminde iki adet organımızdır. Böbrek olmadan hayatın devamı mümkün değildir. Zira vücut zararlı maddelerle zehirlenir. Boyu 11-12 santim, eni 6-7 santim olan böbreklerimizin içinde, toplam iki milyon civarında nefron denilen borucuklar yaratılmıştır. Bu borucuklardan dakikada bir buçuk litre kan geçmekte ve süzülmektedir. Üre, ürik asit ve tuzlar gibi maddelerden temizlenen kan, tekrar kan dolaşımına dahil olur. Vücuda zararlı olan bahsi geçen maddeler, mesane kanalıyla idrar torbasında toplanır ve oradan dışarı atılır. Böbrek üstü bezleriyle salgılanan hormonlar sayesinde, vücudun su seviyesi, kan basıncı gibi bir çok olayların dengesi korunur. Böbreklerin en çok muhtaç olduğu sudur. Günde 2-3 litre kadar suyun tüketilmesi, böbrekler için hayati önem taşımaktadır. Şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi hastalıklar, böbreklerin tahrip olmasında büyük etki yaparlar. Sağlıklı halde kıymetini ve ne büyük nimet oluşunu aklımıza bile getirmediğimiz böbreklerimiz, böbrek taşı ve benzeri hastalıklarla sancı çekildiği ve diyaliz makinesine bağlanıldığı zaman anlaşılır ama iş işten geçer. Böyle hastalar bir böbrek için nelerini feda etmez! Yapay böbrek yapılamaz. O sadece Yüce Kudretin işidir. Bundan dolayı böbrek bağışının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Üzerinde ciltlerle kitaplar yazılan ve tıp ilminde nefroloji denilen bir dalın kurulmasına sebep olan böbrekler, ince bir plânlama ve çok hassas dengeler üzerine yaratılmışlardır. Bu muhteşem sanata kör tesadüfün, serseri tabiatın ve şuursuz sebeplerin eli asla ulaşamaz. Bütün organlarımız gibi, böbreklerimiz dahi Yüce Yaratıcının varlık ve birliğine işaret etmiyor mu?
Evet, sanatı gören göz sahipleri ve aklını çalıştıranlar, kalp gözüyle Celâl Sahibi Sanatkârı aşikâre görürler ve Onun istediği gibi hayatını istikametle tanzim ederler.
www.asyanur.info