1987 yılında tanımıştım onu. Avustralya kıt’asında uzun yıllar çalıştıktan sonra Türkiye’ye kesin dönüş yapmış ve Ankara Subayevleri semtinden bir daire almıştı. Onunla komşu idik ve bu komşuluğumuz tam on yedi yıl sürdü.

Aydınlıkevler’deki hizmet merkezimize her Pazartesi akşamı gelir ve dikkatle okunan Risale-i Nur dersini dinlerdi. Ara sıra sorular da sorar ve merakını giderirdi. Aynı zamanda çok cömert bir insandı. Hizmetle ilgili maddi meselelerde katkısını hiç esirgemezdi.

Nazım Taşkıran Ağabey, Risale-i Nur’u Avustralya’da çalışırken tanımıştı. Bazen bu hatırasını, yeni gelenler için anlatmasını isterdik. O da, zevkle anlatırdı. Kendisi milliyetçi kökenli bir parti taraftarı olduğu bir sırada, Hasan Cömert adında bir Nur Talebesi ile tanışır. Aralarında iş yerinde epey bir tartışma olur. Sonunda, bilek güreşinde kim kimi yenerse, onun tarafına geçeceği anlaşmasına varılır.

Fakat, Nazım Ağabey halter yapan ve yay çekerek pazularını geliştiren bir delikanlıdır ve kendine çok güvenmektedir. Masaya dirseklerini dayayıp, birbirini yenmek için mücadele başlar. Biraz sonra, nasıl olduysa yenilir. Hemen itiraz eder. Bilek güreşinin tekrarlanmasını ister. Hayret tekrar yenilir. Artık yapacak bir şey kalmamıştır. Böylece, söz verildiği gibi Nazım Ağabey Nur Talebesi olmak durumunda kalmıştır. Bunları hem keyifle anlatır hem de tebessüm ederdi. Daha sonraları, onu bilek güreşinde yenen Hasan Cömert Ağabeye nasıl yendiğini sorduğumda “Vallahi kardeş! Nasıl yendiğimi ben de bilmiyorum. Zaten, yenilmekten de korkuyordum. Çünkü, çok kuvvetli ve buna çalışan bir arkadaştı. Onun, Nur Talebesi olması için Allah’ın özel bir yardımı olduğunu düşünüyorum.”derdi.

Bir gün, beynine pıhtı aktığı için hastahaneye götürüldüğünü duydum. O hastahaneden de, bizim olduğumuz Pursaklar’daki bir hastahaneye nakledildiği haberini aldım ve hemen ziyaretine gittim. Ali Ağabey ve Mahmut kardeş ilgilendiğinden, onlarla birlikte hanımı da hastahanede idi. Verilen bilgilere göre, hem beyinde pıhtı, hem kalın bağırsakta tümör, hem böbreklerinde ciddi problemler varmış. Yoğun bakımda olduğu için, yakınları dışında bizi görüştürmediler.

Bahsi geçen hastahaneden Gölbaşı ilçesindeki bir özel hastahaneye, oradan da Keçiören ilçesindeki başka bir hastahaneye nakledilen Nazım Ağabey, Pazar gecesi saat üç civarında ruhunu Rahman’a teslim ediyor. 02 EKİM 2022 Pazar günü, Hacı Bayram Camiinde kalabalık bir cemaatle kıldığımız cenaze namazından sonra, memleketi olan Beypazarı ilçesine bağlı köyüne götürülerek ebedi âleme uğurlandı. Ömer Ağabeyden öğrendiğime göre, sağlığı yerindeyken bir lüks dairesini hizmete bağışlayarak, cömertliğini yine gösteren Nazım Ağabeye, Allah’tan rahmetler diliyorum. O da, kabre gülerek girenlerden oldu, inşaallah. Kabri pür nur, mekânı cennet olsun. Ruhuna binler Fatihalar…

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)