Sahabe mesleğinin bir cilvesini ve yansımasını bu asra taşıyan Bediüzzaman Hazretleri, Sevgili Peygamberimizin (asm) dâvâsına vâris olmakla, en büyük velâyet yolunu açan ve Allah’ın rızasına en kısa yoldan ulaştıran bir mesleği, mensuplarına armağan eden kâmil bir velidir.
Ruhsatlarla lâkaytları okşamayı değil, azimetlerle onları uyarmayı tercih etmiştir. Bu noktada yaptığı izahlar dikkate alınmalıdır: “Risaleti’n-Nur, gerçi umuma teşmiş suretiyle değil, fakat her halde, hakikat-i İslâmiyenin içinde cereyan edip gelen esas velâyet ve esas takva ve esas azimet ve esasat-ı Sünnet-i Seniye gibi ince fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek bir vazife-i asliyesidir. Sevk-i zaruretle, hâdisatın fetvalarıyla onlar terk edilmez.” (Kastamonu Lâhikası s. 98)ifadeleri, bahsini ettiğimiz hakikatin en kesin belgesidir.
Bu itibarla, azimet ve takva mesleğine mensup olan Nur’un hakiki ve sâdık talebeleri, hâriç dairelerden nur aramaya muhtaç olmadıkları gibi, ruhsatlarla amel etmek yerine, azimet ve takva dairesinde hareket etmeyi bir vazife bilirler.
Âsâyiş ve emniyeti bozacak hâl ve hareketlere tenezzül etmedikleri gibi, teslimiyetçi bir durumu da kabul etmezler. Hukuk çerçevesinde kalarak, hakkın ve hakikatin müdafaasını yapmaktan geri durmazlar.
Evet, azimet ve takva mesleği, her cihetle Nur’un sâdık talebelerine kafi olan bir yol ve usuldür.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)