“Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine! Ölümünün ardından yeryüzünü nasıl diriltiyor. Bunu yapan elbette ölüleri de öylece diriltecektir. O, her şeye hakkıyla kâdirdir.” (Rum Suresi: 50. ayet)
Kur’an-ı Kerim’de bunun gibi nice ayetler vardır ki, Allah’ın sonsuz kudret ve kuvvetiyle, ölmüş dünyanın bahar mevsiminde yeniden diriltilmesini nazara verir. Ölmüş bütün insanların da haşir sabahında, tıpkı onun gibi diriltileceğini ders verir. Böylece, dünyada yaptığı icraatlarının örnekleriyle, âhirette yapacağı insan aklının kavramakta zorlandığı yeniden diriliş olayını akla kabul ettirir.
“Ölüden diriyi, diriden ölüyü O çıkarır.” (Rum Suresi: 19) ayetiyle aynı hakikati teyit eden Kur’an-ı Kerim’in, bu ayetinden farklı anlamlar da çıkaran Bediüzzaman Hazretleri, bu ayetin külli düstur ve prensipleri içine aldığını, ferde, cemaate, nev’e ve mesleğe şamil olduğunu ifade eder. Örnek olarak: “Lâkayt Emevilik, nihayet Sünnet Cemaate, salâbetli Alevilik, nihayet râfiziliğe dayandı. Hem zalime karşı miskinliği esas tutan Hıristiyanlık, nihayet tecellüd, cebbarlıkta ve zalime karşı cihad; izzet-i nefsi esas tutan İslâmiyet -eyvah- nihayet miskinlikte karar kıldı.” (Sünuhat s. 38)
Bu izahlardan anlaşılıyor ki, Kur’an’ın hükümleri ve takva noktasında, ilk zamanlar ölü hükmünde olan lâkayt Emevilik, sonradan öyle bir salâbet ve metanet kazandı ki, istikamet üzere olan Ehl-i Sünnet Vel Cemaati netice vermekle, mânen dirildiler. İlk başlarda salâbet-i diniyelerinden dolayı diri hükmündeki Alevilik de, râfiziliğe dayanmakla, mânen bir nevi ölü hükmüne geçti. Hıristiyanlık da başlarda ölü hükmünde olup, sonunda zalime karşı cihadıyla dirilirken, diri hükmünde olan İslâmiyet, sonunda zalime karşı miskinliğiyle ölü hükmüne geçti.
Bir başka örnek: “Hem mebdei (başlangıcı), taassup derecesinde azimet olsa, nihayeti musâheleye (kolaylaştırmaya), ruhsata taraftarsa, nihayeti salâbete müncer olan bir kısım Hambeli ve Hanefi gibi.. Hatta en garibi, bir kısım mutaassıplar mesleklerinin zıddına olarak, küffara (kâfirlere) karşı müsamaha (hoş görü) ve dostluk, lâkayt Jön Türkler husumet ve salâbet taraftarı çıktılar. Güya mebde-i hürriyetteki mevkileri becayiş (takas) ettiler.” (Sünuhat s. 38)
Bahsi geçen ayetin tasdik ettiği hakikatler, en dar daireden, en geniş dairelere kadar her cihetle örnekleri görülebiliyor. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci ile Risale-i Nur dersleri) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

