(Dünden devam)
Merhum Zübeyir Ağabeyin kendisine “Allah rahatlık versin.” diyene, “Allah sana rahatlık versin. Ben dünyaya rahat etmeye gelmedim, kardeşim.” diye mukabele etmesindeki incelik gerçekten dikkat çekicidir.
Yine beraber çalıştığı ve yetiştirdiği dâvâ arkadaşlarına “Kardeşlerim! Siz problemlerin kökünü kazımaya çalışıyorsunuz. Bu kat’iyen mümkün değildir. Böyle hadiselerin biri biter, sonra diğeri başlar. O biter bu sefer daha başkası başlar. Kıyamete kadar bu böyle devam eder gider. Aksi takdirde imtihan sırrı ortadan kalkar. Mühim olan haklı ve doğru olan yerde durmak, ihlâs ve istikameti muhafaza etmektir.” demesi de çok ilginçtir.
Kudsî bir hizmetin etrafında toplanan insanlar imtihandan muaf değildirler. Bilakis daha şiddetli imtihanlara muhatap olurlar. Zira, manevi derece ne kadar yükselirse, imtihanın şiddeti de o nispette artar. Allah dağına göre kış verdiği gibi, hem fert hem de cemaat olarak derece nispetinde imtihanın şekli de, mahiyeti de farklı bir durum arz eder.
“İşlerin en hayırlısı, en zahmetli olanıdır.” hadis-i şerifi, zahmetli olan bir işten kaçınılmaması gerektiğini bildiriyor. “Bir bahçeye girsem en iyi meyveyi almaya çalışırım. Koparmasından zahmet çeksem, lezzet alırım.” diyen Bediüzzaman’ın bu ifadeleri de çok ince anlamlar ihtiva etmektedir.
Evet, bu kudsî iman ve Kur’an hizmeti, bu günlere kolay yollardan gelmedi. Bin türlü meşakkat, çile ve zahmetler bu yüce dâvânın yol üstündeki mayınları ve dikenli telleriydi. Bundan sonra da meşakkat, çile ve zahmetler gıdamız olacak fakat bu iman dâvâsı her zaman ve zeminde kazamaya devam edecektir, inşaallah.
syanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)