Yeni dünyaya geldiği zaman, annesinin memeler musluğundan hâlis ve tertemiz bir süt ile beslenen insan yavrusu, bir ömür boyu bitki ve hayvanlar denilen iki meme ile de, dünya beşiğinde nazlı bir çocuk gibi beslenmektedir.
Ancak, gaflet yahut dalâlet sebebiyle nice insanlar bunun farkına varamamakta ve o nimetlerin Rahman olan Allah’ın ikram ve ihsanları olduğunu idrak edememektedir. İnsanın bu gafletini ve Rabbini unutmasını bilen Cenab-ı Hak, Kur’an ayetleriyle insanı ikaz etmekte ve yaratılış gayesine uygun yaşamaya dâvet etmektedir.
“İnsan yediklerine bir baksın. Biz suyu bol bol indirdik. Toprağı yardıkça yardık. Ondan daneler, üzümler, sebzeler, zeytinlikler, hurmalıklar, bol ağaçlı bahçeler, çeşit çeşit meyveler ve otlar bitirdik. Size ve hayvanlarınıza rızık olsun diye.” (Abese Suresi: 24-25-26-27-31) Bu ayetlerle sayısız nimetlerini gözler önüne seren Rezzak-ı ZülCelâl,- Size ve hayvanlarınıza rızık olsun diye- tabiriyle, o nimetlerin yaratılış gayesini takip eden, perde arkasındaki Yüce Kudret ve Rahmet Sahibini unutmayın mesajını veriyor.
Çünkü, belirli bir maksat ve gayeleri takip etmek, ancak ilim ve irade ile olabilir. Sebepler birer perdedir. Sebepler perdesi arkasından nimetleri sunan ve ikram eden ise, ancak yarattığı canlıları gören ve ihtiyaçlarını bilen Allah’dır. Bediüzzaman bu hakikati şöyle tefsir ediyor: “Size ve hayvanâtınıza rızkı yetiştirmek için su, semadan geliyor. O suda, size ve hayvanâtınıza acıyıp, şefkat edip rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından; su gelmiyor, gönderiliyor demektir. Hem toprak, nebatâtıyla açılıp, rızkınız oradan geliyor. Hissiz, şuursuz toprak, sizin rızkınızı düşünüp şefkat etmek kabiliyetinden pek uzak olduğundan, toprak kendi kendine açılmıyor, birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerinize veriyor. Hem otlar, ağaçlar sizin rızkınızı düşünüp merhameten meyveleri, hububatı yetiştirmekten pek uzak olduğundan, ayet gösteriyor ki, onlar bir Hakîm-i Rahim’in perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zihayatlara (hayat sahiplerine) uzatıyor.” (Sözler s. 685-686)
Şekilleri, tatları, koku ve lezzetleri birbirinden farklı tarzlarda yaratılan ve ikram edilen nimetlerin, nimet oluşunu unutan ve onların tabiat tarafından oluştuğunu zanneden gafil insanlar için böyle ayetler birer ikaz değneğidir. Cenab-ı Hak, onlarla gaflet tabakaları altında mânen uykudaki insanları uyandırır ve aklını başına getirir. Ancak, gafletin mertebeleri muhteliftir. Çoğu insanlar, derin gaflet uykusundan uyanamaz ve hayatı anlamsız görüp, o nimetlerin Allah’tan olduğunu anlayamazlar. Dünyalarını berbat ettikleri gibi, âhiret hayatlarını dahi perişan ederek, kendilerini azaba müstehak ederler.
asynur.info samicebeci.net (YouTube-SAmi Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)