Siyaset

TEK TİPÇİ CUMHURİYET ANLAYIŞI

Cumhuriyetimizin kuruluşunun üzerinden bir asra yakın bir zaman geçti. Dünyada sürekli gelişme kaydeden demokrasi ve insan hakları açısından, cumhuriyetin 1950 yılına kadar geçen süresini, ciddi bir değerlendirmeye tabi tutamıyoruz. Çünkü, orada tek parti diktatörlüğü ve millete rağmen milleti tepeden şekillendirme dayatması vardır.

Ülkeyi, medeni milletler seviyesine ulaştırmak adı altında, milleti bin yıllık mazisinden, inançlarından, örf, âdet ve geleneklerinden tamamen koparmak isteyen tek partili şeflik yıllarının, ebedi şef veya milli şef ünvanlı idarecileri ve onların dalkavukları, sosyolojik gerçekleri hiç dikkate almadan yaptıkları radikal icraatlarla ülkenin altını üstüne getirdiler. Devlet idaresi ekseriyetle liyakatsiz ve ehliyetsiz insanların eline kaldı. Onlar da, millet bedeninin ruhu hükmünde olan milli ve manevi değerleri alabildiğine tahrip ettiler.

Meselâ; bu gün Hristiyanlık âleminin manevi reisliğini üstlenen ve birliğini temin eden papalık makamı gibi, bizde de hilâfet makamı sembolik olarak da olsa korunsaydı daha iyi olmaz mıydı? İslâm dünyasının birliğinde bin seneden fazla fonksiyon icra eden bir müessese, tamamen ortadan kaldırılmakla kime hizmet edildi? Bediüzzaman “Hilâfet, meclisin şahs-ı anevisinde mündemiç ve münderiçtir.”derken, çok önemli bir noktayı nazara verdiği halde, bu fikri dikkate almayanlar, ülkeyi İslâm âleminden koparmakla, onları manen başsız ve sahipsiz bırakarak hangi maksada hizmet ettiler?

Avustralya’da seksen beş çeşit millet yaşıyor. Herkes kendi kültürü, inancı, ibadeti, kılık kıyafeti, âdet ve gelenekleriyle kimliklerini devam ettiriyorlar. Ama ne devlet ve ne de millet birbirinden rahatsız değil. Aksine, devlet bu karma kültürü teşvik ediyor ve onu bir çeşit zenginlik olarak görüyor. Ne demokrasilerine, ne medeniliklerine bir zarar gelmiyor. Her millet rahat ve huzur içinde hayatlarını devam ettiriyor.

Bizde ise, tek tip bir cumhuriyet anlayışı, tek tip bir elbise gibi millete giydirilmeye çalışıldı. Köprülerin altından çok sular geçti. Artık kimse kimsenin ne inancına, ne kılık kıyafetine ve ne de yaşam biçimine karışmasın. Devlet dahil, kimse kimseye tahakküm ve zorbalık yapmasın. Farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görüp demokrat olalım. Zaten, demokrasi ve hürriyet rüzgârlarına böyle köksüz şeyler dayanamayacak ve er yada geç tarihin tozlu sayfalarına kaldırılacaktır.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap