Altı saati aşan uzun bir yolculuğumuz bittiğinde vakit gece yarısına yaklaşmıştı. Tarsus terminalinde bizi bekleyen Yasin kardeşimizle buluştuk. Yol arkadaşım Halil Yıldız bu bölgeye ilk defa geliyordu. Birlikte hizmet merkezimize ulaştık.
Ertesi gün değişik yerlerden gelen gönül dostlarımızla bir hayli süren sohbetimizi müteakip, müftülüğe ait konferans salonuna gitmeden önce ikindi namazını Ulu Camide kıldık. Selçuklular zamanında yapılan bu muhteşem camide Lokman ve Şit Aleyhisselamların makamları ile birlikte, Abbasi halifelerinden Harun Reşit’in oğlu halife Memun’un da kabri bulunuyordu. Tarsus aynı zamanda Danyal Peygamberi de, Kur’an’da kendilerinden bahsedilen Ashab-ı Kehfi de bağrında barındıran mübarek bir şehirdi.
Ulu Camide ve Danyal Aleyhisselâmın medfun bulunduğu camide kılınan namazlarda manevi bir hâl çok açık hissediliyordu. Hatta peygamberlere has güzel bir kokunun, Danyal Aleyhisselâmın olduğu Makam Camiinde insan fark ediyordu.
Namazlardan sonra ulaştığımız konferans salonu tamamen doluydu. Herkes Sevgili Peygamberimizin (asm) cazibesine koşmuştu. Kur’an-ı Kerim okunması, açılış konuşması, bir saat süren konferansımız ve Risale-i Nur Enstitüsünün hazırladığı Peygamber Efendimizle (asm) ilgili sinevizyon gösterisiyle dolu dolu geçen bir program yaşamıştık. Allah emeği geçen herkesten razı olsun ve onlara bol hayırlar ihsan etsin.
Program sonrasında, Ashab-ı Kehf Camiinde akşam namazını kıldık. Kur’an-ı Kerim’de bahsi geçen ve Kehf Sûresi adıyla isimlendirilen surede maceraları anlatılan salih kişilerin mağaradaki makamlarını ziyaret ettik. Kendi zamanlarındaki Dakyanus adındaki kralın ilâhlık taslamasına isyan ederek Tarsus şehrinden kaçarlar. Dağdaki bir mağaraya yedi genç bir çobanın rehberliğinde saklanırlar. Çobanın köpeği olan Kıtmir de onlarla birlikte olur. Mağarada uykuya dalarlar ve tam üç yüz dokuz sene orada kalırlar. Uyandıklarında biz burada ne kadar kaldık diye birbirlerine sorarlar. Bir veya bir günden daha az kaldıkları kanaatine varırlar. İçlerinden birini ekmek ve erzak almak üzere şehre gönderirler. Fırıncı verilen paranın asırlar öncesine ait olduğunu fark eder ve zamanın inançlı kralına haber ulaştırırlar. Huzura getirilen gençlerin üç asır önce yaşamış insanlar olduğu ortaya çıkar. Böylece, kral ve etrafındakilere öldükten sonra dirilmenin hak ve doğru olduğunun delili gösterilmiş olur. Bu hadiseyi Kur’an haber vererek, sonra gelecek olan insanlara yeniden dirilişin Allah’ın kudretine zor olmadığının dersi verilir.
Aynı akşam Mersin iline götürüldük. Hizmet merkezimiz doluydu. Etraftan gelenler de vardı. Mersin ilimizin manevi hizmetler bakımından oldukça başarılı ve uyum içinde çalışan hizmet kadrolarına sahip olduğunu gördük. İki saate yaklaşan Risale dersi ve sohbetimizde Nurların düzenli okunmasını ve bir kişinin daha imanının kurtulması için gayretlerin arttırılmasını, yeni nesillere hakkıyla sahip çıkılmasının önemini, hizmetin bütün birimlerinin inkişafı için mesai tanzimi çerçevesinde vazifelerin taksim edilmesini, şahs-ı maneviyi temsil eden meşveret heyetinin iyi işletilmesini ve diğer konuları müzakere ettik. Bu münasebetle Mersin, Tarsus ve diğer hizmet mahallerine başarılar diliyoruz. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0