Güneş ısısının etkisiyle yeryüzü ısınır. Fakat, her taraf eşit derecede ısınmaz. Isınan hava genleşir ve hava basıncı azalır. Böyle alanlara alçak hava basıncı denir. Soğuk alanlarda ise hava basıncı yüksek olur. Yüksek basınç alanlarından, alçak hava basıncı alanlarına doğru havanın su gibi akmasına rüzgâr denir.
Rüzgârlar, bitkilerin döllenmesinde ve aşılanmasında fonksiyonları vardır. Âyet, bu vazifenin rüzgârlarla gerçekleştiğini haber vermektedir. Daha bilemediğimiz binlerce vazifesi içinde, yelkenli gemilerin sevk edilmesinde de vazife görür. Yağmur yüklü bulutların ihtiyaç olan yerlere götürülmesi de rüzgârlar sayesinde olur.
Yüksek basınç alanlarından, alçak basınç alanlarına hava akımı bazen saatte altmış- yetmiş kilometreyi geçer. Böyle rüzgâr akımlarına fırtına diyoruz. Yüz-yüz elli kilometre hıza ulaşırsa, buna da kasırga adı verilir. Evlerin çatılarını uçuran, ağaçları kökünden söküp atan, insanları sağ sola savurup fırlatan kasırgalar, bir çok âfetlerde olduğu gibi, aklı başında olan insanları da düşündürmelidir. Kâinatta hiç bir şey tesadüfen olmadığı gibi, bu kasırgalar da tesadüf olamaz. “Acaba, hangi günahımızla bu musibete müstehak olduk?” deyip, istiğfar ve tövbe edilmelidir.
Saatteki hızı iki yüz- iki yüz elli kilometreyi bulan ve çoğu Hint, Çin ve büyük okyanuslarda meydana gelip, dünyanın dönüş istikametinin tersine, yani doğudan batıya doğru esen şiddetli kasırgalara da “Tayfun” adı verilir. Tayfunlar büyük tahribat ve yıkımlara sebep olur. Dev dalgaların meydana gelmesine ve sahilde yaşayanlar için büyük zararlara da sebep olur.
“Ad Kavmi ise, dehşetli ve dondurucu bir kasırga ile helâkete uğradı. O kasırgayı Allah onlara yedi gece, sekiz gün musallat etti. Onları görseydin, kökünden koparılmış boş hurma kütükleri gibi yıkılıp kalmışlardı. Şimdi onlardan hayatta kalan birisini görüyor musun?” (Hakka Suresi: 6-7-8)
Kâinatta her şey Allah’ın ilim, irade ve kudretiyle cereyan ediyor. Onun ilmi dışında, ağacın dalından bir yaprak bile düşmez. O, sonsuz bir kudretin sahibidir. İsyan eden topluluklara, dilediği zaman bir unsuru musallat eder, üzerlerine gönderir ve daha dünyadayken cezasını verir. Ancak rahmeti gazabını geçmiş olan Allah, ekseriyetle kâfirlerin cezasını âhirete bırakır. Çünkü, kâfirin cezası bu dünyaya sığmaz. Ara sıra gazap tokadını vurur, tâ ki, insanlar intibaha gelsin, uyansın ve hatasından dönsünler için. Bu da Allah’ın ayrı bir rahmet tecellisidir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)