İlke ve inkılaplar içinde milletçe kabul edilenler var, kabul görmeyenler de var. Cumhuriyet ilkesi, demokratik değerler tatbik edilmek şartıyla milletçe benimsenmiştir. Zira, Asr-ı Saadette uygulanan idare modeli, dindar mânâda bir cumhuriyetten başka bir şey değildir.Çünkü, muhtevaları birbirine uygunluk arz etmektedir. İsimleri farklı olması gerçeği değiştirmez.
Lâiklik ilkesine gelince, işte sıkıntının asıl kaynağını burası teşkil ediyor. Lâiklik ilkesini farklı anlamak ve farklı uygulamak, devlet ve millet gerginliğinin meydana gelmesine sebep oluyor. 1950 öncesi uygulanan ve anlaşılan lâiklik, dinden hoşlanmayan ve hatta dini dışlayan bir kavram olarak görüldüğünden; bu günün şartlarında aynı şekilde uygulamaya kalkanlar, milletle devletin arasındaki gerginliğin artmasına sebep oluyorlar.
Halbuki, Batı demokrasilerinde anlaşılan ve uygulanan lâiklik, din ve vicdan hürriyetinin teminatı, şemsiyesi ve onun koruyucusudur. Kim, neye, ne şekilde inanıyor veya inanmıyorsa, yahut nasıl ibadet etmek istiyorsa, lâiklik onun garanti belgesidir. İşte, demokrasiye geçildiği dönemin iktidarları olan demokrat hükümetler, lâikliği Batılı anlamda anlayıp, uyguladıklarından; öyle anlamayan güç merkezlerinin hışmına uğradılar. İhtilâller yapılarak iktidardan defalarca uzaklaştırıldılar.
Bağnaz, yobaz ve tutucu lâiklik taraftarları “Lâiklik, dinsizlik demek değildir. Lâiklik, dine saygılı olmayı gerektirir.”derler. Hem de her fırsatta dine ve dindarlara saldırmayı, lâiklik açısından bir vazife olarak görürler. Din dışı fikirlerini ve dinle olan bağlarının kopukluklarını, lâiklik ambalajına sararak, içlerindeki bütün zehirlerini etrafa saçarlar.
Bu anlamdaki katı lâkilik anlayışına sahip olanlar, Ezanın Arapça okunmasından rahatsızdırlar. Kur’an’ın Türkçe okunmamasından ve Türkçe ibadet yapılmamasından şikâyetçidirler. İmam-Hatip liselerinde yetişen ve dinini yaşamaya gayret eden gençlerden memnun değildirler. Onların çeşitli fakülteleri bitirip devlet kademelerinde vazife almalarından rahatsız olduklarını saklamaya bile gerek görmezler.
Onlara göre; cumhuriyet gençliği dinle, dindarlıkla pek alâkası olmayacak. Haram keyif ve eğlencelerin her türlüsünü serbestçe işleyecek. Akşamları âlem sofraları düzenleyecek. Elinden geldiği kadar çağdaşlık adına, dinini yaşamaya çalışanlarla mücadele edecek. Bu vesileyle Kemalist çizgi korunmuş olacak.Böylece, en birinci vazifesini yapmış olacaklar.
Bu söylediklerim hayal değil. Bir akşam, bir programda, ilke ve inkılaplar anlatılırken bunları bizzat dinledim ve sosyal barışı kimlerin bozduğunu, gerginliği arttıranların hangi taraf olduğunu kulaklarımla işittim ve gözlerimle görmüş oldum. Allah, hepimize akıl, insaf ve merhamet versin. Memleketimizdeki asayiş ve emniyeti korumaktaki gayretimizi arttırsın.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)
Views: 0