(Dünden devam)
Asr-ı Saadette vuku bulan bir çok örnek hâdiselerden biri olarak anlatılır: Bir gün Hz. Ömer (r.a.), Hristiyan olan kölesine kendisini ve idaresini nasıl bulduğunu sorar. Bunun üzerine köle, hem Hz. Ömer’in (r.a.) şahsından, hem de idaresindeki engin adaletinden övgüyle bahseder. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.), bahsi geçen bütün güzelliklerin İslâm dininden geldiği söyleyerek “Bu kadar güzel ve hak olan bir dine girmek istemez misin?” der. Hristiyan olan köle ” Ya Emir el Müminin! Eğer zorlarsan senin dinine girerim. Şayet beni zorlamazsan, bırak ben kendi dinimde kalayım.” der. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) “Sen bilirsin.” diyerek, onu dininde serbest bırakır.
İşte, inanca hürriyet budur. Ve bunu en güzel bir tarzda İslâm dini temin ediyor. İnsan aklının bir ürünü olan demokrasi ise, asırlar sonra İslâm’ın tanıdığı hak ve hürriyetlere yaklaşmaya çalışıyor.
Demokrasisi olmayan baskıcı idarelerde veya yarı demokrat olan devletlerde ise, bahsi geçen hoşgörüyü ortadan kaldıran ve devletin bizzat sahiplenip zorla millete dayattığı resmi ideolojiler olduğundan, yaygın bir propaganda bombardımanı ile milletin bir kısmını kendi tarafına çeker ve kutuplaşmaya sebep olarak, milletin demokrasi ve hoşgörü zemininde meydana gelecek olan milli birlik, beraberlik ve saygı hislerini, devlet kendi eliyle tahrip eder. Millet fertlerinin bir kısmına ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapar ve sıkıntılara sokar. Sonra da “Bir olun, beraber olun, birbirinizi sevin!” diye millete yalvarmaya başlar.
Bu hakikatler ışığında ülkemiz değerlendirildiği zaman, resmi ideolojisi olan ve silah zoruyla korunmaya çalışılan o zihniyet yüzünden, Bediüzzaman Hazretlerinin “Muhabbet-i milli” dediği, millet fertlerinin birbirini sevmesini bizzat devlet engelliyor ve lâik-anti lâik, Alevi-Sünni, sağcı-solcu gibi kutuplaşmaları o körüklüyor gibi bir tablo görünüyor. Temel hak ve hürriyetler, resmi ideolojiye feda ediliyor. Anti demokrat uygulamalar yüzünden toplum barışını ve milletin birbirini sevmesini, hoşgörülü ve saygılı olmasını, bizzat resmi ideolojisi olan devlet engellemiş oluyor. Böyle bir devlet demokrat sayılır mı?
Kimse “Batılı devletler bizi arasına almak istemiyor.” diye onlara kızmasın. Millet olarak, Müslüman bir kimliğe sahip olmamızın Avrupa Birliğine girmemize engel olmadığını onlar defalarca ilan ettiler. Asıl kabahat bizde. Önce demokrat bir ülke olalım. Tam anlamıyla demokrasiyi tesis edelim. Temel hak ve hürriyetleri, özellikle din ve vicdan hürriyetinin yaşanmasına imkân tanıyalım. Bunun için resmi ideolojiye de son verelim. Bakın o zaman, millet de birbirini sever, sayar ve Batılı devletler de bizi demokrat ülkeler arasına koyar. Böylece, bir taşra devleti yerine bir dünya devleti oluruz.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci ile Risale-i nur dersleri) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

