Çok soğuk bir gecede Ankara’dan yola çıktık.Yol arkadaşım Avustralya’dan gelen Halil Yıldız idi. İlk mola yerine otobüsümüz ulaştığında henüz sabah namazının vakti girmemişti. Abdestimizi aldık ve saat altı civarında sabah namazını kılmak için şoföre rica ettik. Önce başka mola veremeyeceğini ve belli bir saatte garaja girmesi icap ettiğini ifade etti. Fakat, nezaketle yaptığımız ısrar üzerine yardımcı olacağını söyledi. Bu vesileyle namazlarımızı kazaya bırakmadan vaktinde kıldık, elhamdülillah.
On bir saat süren uzun ve yorucu bir seyahatten sonra yolculuk bitmiş ve Ödemiş ilçesine ulaşmıştık. Kış mevsimi ve Aralık ayının son haftası olmasına rağmen Ödemiş’te bahar havası vardı. Üstümüzdeki paltolar ağır gelmiş ve çıkarmak zorunda kalmıştık. Çok verimli Ödemiş ovasının topraklarına ekilen buğdaylar yeşermiş ve tarlalar yemyeşil olmuştu. Cennet vatanımızın bir ucundaki illerimiz Sibirya soğukları altında donarken, diğer ucundaki illerimiz bahar havası yaşıyordu.
Otobüs terminalinden bizi kadim dostumuz Mehmet Özkan Ağabey aldı ve evine götürdü. Kahvaltıdan sonra bir miktar hizmet merkezinde istirahatten sonra, akşama kadar ilçe merkezindeki esnaf dostlarımızı ziyaret ederek, onları akşam yapılacak sohbet toplantısına dâvet ettik.
Aynı akşam hizmet merkezimiz hıncahınç doluydu.Tire ve Bayındır ilçelerindeki gönül dostlarımızın da katılımıyla kalabalık bir topluluk meydana gelmişti. Üç saate yaklaşan ders ve sohbetlerle dışarıdaki baharı andıran hava gibi, manevi bir bahar havası yaşamıştık. İki bölüme ayrılan dersin biri iman ile ilgili, diğeri içtimai bir dersti. Her bir insan için en önemli mesele, imanını taklit mertebesinden tahkik mertebesine yükseltip, mensubu olduğu İslâm dinini yaşayarak imanla kabre girmek ve ebedi saadet ve cennete nail olmaktı. Aynı zamanda, sadece kendi imanını kurtarmakla kalmayıp, başkaların da imanına kuvvet verecek şekilde çalışmak çok önemliydi. Çünkü, her bir Müslüman İslâm dinini tebliğ etmekle mükellefti.
Bahsi geçen hakikati veciz bir şekilde ifade eden Bediüzzaman Hazretlerinin tespitiyle “Bizim ve Risale-i Nurun hedefimiz ve programımız, önce kendimizi sonra vatandaşlarımızı kabrin tek başına hapsinden ve cehennemin idam-ı ebedisinden kurtarmak ve bu memleketi de maddi ve manevi anarşiden muhafaza etmektir.” hedefi, bizim için hem bir misyon hem de bir vizyon idi. Doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu yaşantımızla da göstersek, elbette başka dinlerin mensupları bile gruplar halinde İslâm dinine dahil olacaklardı. Ders ve sohbetin ilk bölümü bu minval üzere devam etti. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0