Cenab-ı Hakkın sayısız nimetleri itibariyle her insan şöyle düşünmeli: “Bir zamanlar ben yoktum. Vücudumu teşkil eden zerreler âlemde yayılmış ve cansız bir halde iken, muayyen kanunlar çerçevesinde bir nutfe suyuna dönüştü.

Sonra bir sperm ve yumurtanın birleşmesini takiben kan pıhtısı oldu. Oradan bir çiğnem et haline geldi. Daha sonra et ve kemikten meydana gelen bir bebek oldum ve dokuz ay on gün sonra da bu şirin dünyaya gönderildim. İlk önce annemin memeler musluğundan beslendim. Sonra bir ömür boyu bitkiler ve hayvanlar denilen iki memeyle bu dünya beşiğinde nazlı bir çocuk gibi yedirilip içirilerek rızıklandırıldım. Yüce Kudret beni yaratmak zorunda değildi. Yokluk âleminde bırakabilirdi. Ama beni var etti. Yaratırken taş yapmadı, toprak yapmadı, bitki ve hayvan yapmadı. Mahlukatın en şereflisi ve kıymetlisi olan insan suretinde tarattı. Hayat verdi, akıl verdi, şuur verdi. Sayısız nimetler ihsan etti. İman ve İslâmiyet nimetlerine mazhar kıldı. Vefat ettiğim zaman yine ruhumu muhafaza edecek ve kıyamet sonrasında yeniden cesedimi yaratıp, ruhumu iade ederek, sonsuz cennetlerde ebedi saadete nail edecek ve bütün sevdiklerimle birlikte olmayı ihsan edecek. Elbette bu sayısız nimetlere karşı nankörlük yapmak değil, sonsuz şükür ve ibadetle mukabele etmem gerekir.” demesi icap eder.

İnsan olan her insan böyle düşünmek zorundadır. Zira, insanın yapısında ihsan ve ikram karşısında bir minnet duygusu vardır. Teşekkür etmek ifadesi bütün dillerde bulunur. İkram karşısında teşekkür etmemek büyük bir kabalık ve görgüsüzlüktür. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren teşekkür etmeyi ve yanlış yaptığında da özür dilemeyi öğretmek, medeni toplumların en önem verdiği konuların başında gelmektedir.

Teşekkürün en büyüğü ve en güzeli, insanı yoktan var eden Allah’a yapılanıdır. Özür dilemenin en güzeli de, yine Allah’a arz edilen ve tövbe edilenidir. Bir ömür boyu nimetlere karşı nankörlük içinde bulunan, hatta Allah’ı inkâr ve isyan ile karşılık veren kullarını bile Allah, af dilediği zaman affetmeye hazır olduğunu haber veriyor. “De ki: Ey günahta aşırı giderek nefislerine zulmetmiş kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Muhakkak ki, Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Zümer Suresi: 53)

Evet, insanın mahiyetine imtihan edilmek için konulan menfi duygulardan biri olan nankörlük hissi, nankörlük yapmak için değil, onunla mücadele ederek, hem insanlara hem de Allah’a karşı teşekkürle mukabele etmek için verilmiştir. Onun gereğini yerine getirenler de, hem dünyada hem de âhirette mükâfatını görür ve göreceklerdir, inşaallah.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)  (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)