İman ve inkâr mücadelesi Âdem Aleyhisselâm zamanında başlamış, kıyamete kadar da devam edecektir. Elbette iman hizmetinin bitmesi gibi bir şey söz konusu olamaz.

Dünya bir han gibi yüz binlerce insan bir tarafından âhiret âlemlerine göçüp giderken, her gün yüz binlercesi de bu dünyaya geliyor. İmtihan müddeti bitince, her insan ya kazanarak ya da kaybederek kabrin arkasına geçerken, yeni gelenler de imtihan olunmaya devam ediyor.

Hangimizin ameli daha güzel olacak diye ölümü ve hayatı yaratan Cenab-ı Hak, her çocuğu İslâm fıtratı üzerine yaratıyor. Sonra anne ve babası ve çevresi o çocuğu ya Hristiyan ya Yahudi veya Müslüman yapıyor. Fakat içinde yaşadığımız zaman öyle bir zaman ki, başka dinlerin mensupları çocuklarını kendi dinlerine büyük çapta bağlayamadıkları gibi, Müslüman olan aileler de çocuklarını tamamen İslâmî inanç ve ibadet içine çekemiyorlar.

Komünizmin çökmesinden sonra, idealden mahrum kalan gençliğin bozulması için, her türlü haram keyif ve eğlenceleri önlerine sürerek, bütünüyle gençliğin nefislerini köle ve esir haline getiren Batı Medeniyeti, İslâm’a ilgisiz kalan gençliği de yutmaya ve uğursuz emellerine âlet etmeye çalışıyor.

Esrar, eroin, içki, zina, kumar ve her türlü bağımlılık yapan ve nefse hoş gelen şeylerle  günah bataklığına çekilen ve oradan inkârcılığa yuvarlanan genç nesilleri kim kurtaracak ve nasıl kurtaracak?

“Evet, bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumi ve kudsi bir vazife-i imaniye ve Kur’aniye omzumuza ihsan-ı İlâhî ile konulmuş.”diyen Bediüzzaman, iman hizmetinin kıyamete kadar devam edeceğini ve bizlere büyük vazifeler düştüğü mesajını veriyor. Bu mesaj dikkate alınmalı ve her birimiz tarafından gereği yapılmalıdır. Zira, bir kişinin hidayete gelmesine vesile olmak, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlı olduğu hadis-i şeriflerle haber verilmiştir.

asyanur.info     samicebeci.net