Büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, ifrat ve tefrit üzerine çok ilginç izah ve tespitlerde bulunmuştur. Onların bir kaçı şöyledir: “Beğendiğin şeyde ifrat etme. Bir derdin dermanı, başka bir derde dert olur, panzehir zehir olur. Derman hadden geçerse, dert getirir, öldürür.” (E.S.Dönemi Eserleri s.686)

İnsan bazı şeyleri haklı olarak beğenebilir ve buna hakkı da vardır. Fakat beğendiği şeyde ifrat yaparak ve herkesin damarlarına basa basa ve tahrik ede ede, beğendiği şeyin aleyhine bir hava meydana gelmesine sebep olabilir. Buna ise hakkı yoktur.

Kâinatta bir düzen ve denge vardır. Cenab-ı Hak, her şeyi bir denge, nizam ve intizam ile yaratmış. Sosyal olaylar dahi o dengeyle ilgilidir. İfrat ve tefrit ise, Allah’ın âleme koyduğu nizam ve intizama karşı bir isyandır. Buna binaen “Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse, hayırlı işlerde ve terakkide muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer.” (Lem’alar s.409) demektedir.

Hülâsa; hadd-i vasat ve orta yol olan istikamet hayatımızda bir asıl ve temel düstur olmalıdır. İfrat ve tefritten alabildiğine kaçınmalıdır. En büyük hidayet de hakkı hak olarak görüp ittiba etmek, batılı batıl görüp ondan da içtinap etmektir. Günde beş vakit kıldığımız namazda kırk defa tekrar ettiğimiz Fatiha-i Şerife’deki “Allah’ım, bizi sırat-ı müstakime, dosdoğru yola hidayet et.” duası rehberimiz olmalı ve onu hayatımıza yansıtmalıyız. Cenab-ı Hak, bizleri istikametten, dosdoğru yoldan ayırmasın ve o yolda hidayetimizi arttırsın, amin.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)  (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)