Görünen ve görünmeyen bütün âlemlerin Rabbi olan Allah tarafından ve ezel cihetinden gelen “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitabına “Evet, Sen bizim Rabbimizsin.” diye bütün ruhlar cevap verdi. İşte bu ezelî anlaşmaya kimler sâdık kalacak veya kalmayacak diye, imtihan için yaratılan şu dünya misafirhanesine gönderilmeye başlandı.
Bu hakikati, Allah’ın kelâmı olan Kur’an-ı Kerim’in Mülk Suresinde “Hanginizin ameli daha güzel olacak diye ölümü de, hayatı da yaratan Odur.” fermanıyla izah ediyor. Ezelden ebede kadar bütün zamanları ve mekânları kuşatan ve sonsuz ilmiyle her şeyi kaplayan, zamandan ve mekândan münezzeh olma vasfıyla birlikte, bize göre olmuş ve olacak bütün varlıkları ve hadiseleri aynı anda ilmiyle bilen Cenab-ı Hak; elbette kimin ne yapacağını, kimin itaat ve isyan edeceğini bildiği halde, sonsuz hikmet ve gayelerin yanı sıra, kullarının da bilmesini sağlamak ve âhiretini kaybedenlerin itirazına mani olmak için, bu imtihan meydanı olan dünya kapısını insanlara açtı.
“Bu dünya misafirhanesini imtihana sahne, insanları tecrübeye vesile, elmas gibi yüksek ruhlar ile kömür gibi sefil ruhların birbirinden ayrılması ve daha bilmediğimiz çok ince ve yüksek maksatlar için âlemi bu surette irade ettiğinden, şu âlemin dahi halden hale geçmesini o hikmetler için irade etti. Tahavvül ve tağayyür için zıtları birbiri içine kattı ve karşı karşıya getirdi. Zararları faydalı olanlar ile yoğurarak, şerleri hayırların içine katarak, çirkinlikleri güzellikler ile bir araya getirip hamur gibi yoğurarak, şu kâinatı tebeddül ve tağayyür kanununa ve tahavvül ve tekâmül düsturuna tâbi kıldı.” (Sözler s. 491)
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de doğruları ve yanlışları, helâlleri ve haramları, razı olduklarını ve olmadıklarını bildirdikten ve Peygamber efendimiz (asm) ile Müslümanlara nasıl olmalarını öğrettikten sonra, irade-i cüz’iye ve tercih hürriyeti verdiği insanları imtihan meydanı olan bu dünyaya gönderdi.
İşte böylesine âli gayeler ve yüksek maksatlar için yaratılan insanlar, o maksat ve gayelere muvafık ve imtihan sırrına uygun hareket etmesi gerekirken, ekser insanlar irade-i cüz’iyesini nefis ve şeytanın emrine verip, onların telkinlerinin peşine düştüklerinden ve ayrıca mal, mülk, makam, servet ve şöhrete aldanıp, dünya saadetiyle birlikte âhiret saadetlerini de perişan ederler. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 87