Dünyadaki depremler, tufanlar, karlı kış fırtınaları arkasında, bahardaki güzel varlıklar gibi güzellikler saklıdır. Aynen öyle de, insanın başına gelen bir kısım hoşa gitmeyen olaylar, ilk zamanlar dünyamızı karartırken, aradan zaman geçtikçe “Şükür Rabbime! İyi ki başıma öyle bir hadise gelmiş.” dedirten neticelerin doğmasına sebep olur. Ancak, insanın bencil hevesleri, olaylar içindeki güzellikleri göstermez, şer ve çirkin olarak hükmeder. Allah ise, kâinatı ve olayları insanın bencil heveslerine göre tanzim etmemiştir.

Şeytanın bile yaratılışında nice hikmetler ve hayırlar olduğunu söyleyen Bediüzzaman Hazretleri, insanın manevi terakkisinin zembereğinin şeytan olduğunu belirtir. Eğer şeytan yaratılmasaydı, insanların makamı melekler gibi sabit kalır, o zaman da insan nev’ini yaratmaya gerek kalmazdı. Bu hikmete binaen, şeytanın yaratılması güzel, fakat şeytana uyulması şer ve çirkindir.

Hayır ve şer ikisi de Allah tarafından yaratılır. Hayrı isteyen Rahmet-i İlâhiye, icat eden kudret-i Rabbaniye olduğundan, insan ancak onlara dua ile, iman ile, şuur ile mazhar olur. Onda hissesi pek azdır. Onun için hayra mazhar olduğunda onu Allah’tan bilir ve şükreder. Fakat, şerri ve fenalığı isteyen bizzat insan nefsi olduğu için, sorumluluğu kadere atmak değil, bizzat nefis onu üstüne almak durumundadır. Bu ince hakikate binaendir ki  “Şerri yaratmak şer değil, şerri işlemek şerdir.” bir kaide olmuştur. Öyle ise, şeytan ve şerlerin yaratılması dolaylı olarak neticeleri itibariyle güzeldir. Çirkinlik insana bakan yüzündedir. Dolayısı ile güzel olanlar, doğrudan güzel olanlardan dış görünüşe göre daha fazladır. Güzel ve çirkin olan her şeye bu prensipler açısından bakılması daha doğru olur.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)  (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)