Genellikle dünyanın bütün kıt’alarında az çok bulunan ve ekseriyeti Asya ve Afrika kıt’alarında görülen çöller, yeşillikten mahrum kum denizleridir.
Şiddetli rüzgârların etkisiyle sürekli yer değiştiren kum tepeleri, semaya doğru yükselen müteaddit hortumları ve diğer jeolojik olaylarıyla çöller, kervanların korkulu rüyasıdır.
Dehşet veren görüntüsü ve kavurucu sıcaklarının yanı sıra ve her şeye rağmen çöllerde hayat vardır. Dünyanın her tarafını sayısız canlı varlıklarla şenlendiren Hikmetli Yaratıcı, çölleri canlılardan mahrum bırakmamıştır. Oraların şartlarında yaşamaya elverişli değişik canlı türleriyle çölleri de şenlendirmiştir. “Çölde Hayat”adlı belgesel filmler, bahsi geçen hakikatin görüntülü belgeleridir.
Fakat çölleri yaşanılır ve seyahat edilebilir hâle getiren asıl nimet ise, kum denizinin muhtelif yerlerinde yaratılan zümrüt yeşili vahalardır. Hurma, palmiye ağaçları ve diğer yeşilliklerin altlarından kaynayan billûr gibi sular, seyyahların ve çöl hayvanlarının vazgeçilmez hayat kaynaklarıdır. Celâl tecellileri arasında Cemal cilvelerini de gösteren Rahman-ı ZülCemal, kum deryasında Celâlini, vahalarda Cemalini tecelli ettirmektedir.
Günlerce aç, susuz, yorgun ve bitkin bir halde seyahat eden kervanlar, dört gözle bir vaha arar. Kızgın kum denizindeki serapları göl sanırlar. Gerçek bir vahayı gören gözcüler, büyük bir heyecan ve sevinçle onu kervandakilere müjde ederler. Çünkü orada ab-ı hayat vardır. İstirahat edecek gölgelikler vardır. Hülâsa orası, çöl denizinde cennetten bir köşedir. Onu başkalarından kıskanmak şöyle dursun, bilâkis paylaşmak ve beraberce istifade etmek saadetlerin en büyüğüdür.
Umre münasebetiyle Medine ve Mekke arasında uzayıp giden çölleri seyrederken ben bunları düşünüyordum.
asyanur.info
Views: 4