Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz (asm), kendisinden sonra yerine kimin geçeceğini tespit etmemişti. Sahabe-i Kiramın kendi hür iradeleriyle, emânet olan devlet işini, içlerinden en ehil olanını seçmelerini istemişti. Zira, İslâm dininin devlet yönetim şekli, Asr-ı Saadet uygulamasından da anlaşılacağı üzere, adı konmamış bir cumhuriyet modeliydi.
Kaderin tensibi ve Sahabelerin seçimiyle, sırasıyla Hazret-i Ebubekir (r.a), Hazreti- Ömer (r.a.), Hazret-i Osman (r.a.) ve Hazret-i Ali (r.a.) halifelik vazifesini üstlendiler ve vazifelerini hakkıyla yerine getirdiler. Allah hepsinden razı olsun.
Hazret-i Ali’den (r.a.) sonra halifeliğe Hazret-i Hasan (r.a.) seçilmiş fakat altı ay süren halifelikten sonra, Hazret-i Muaviye (r.a.) ve taraftarlarının halifeliği ondan almak istemeleri üzerine, karşı karşıya gelen iki ordudaki Müslüman askerlerin, iktidar kavgası yüzünden boş yere kanı dökülmemesi için, Hazret-i Hasan (r.a.) halifelikten feragat etmiş ve barış anlaşması yaparak çekilmiş ve böylece Hazret-i Peygamberin (asm) onun hakkındaki senakâr hadislerine mazhar olmuştur.
Hazret-i Muaviye (r.a.) ve taraftarlarına geçen halifelik, önceki cumhurî özelliğini kaybederek, babadan oğula geçen saltanata dönüşmüş, Emevilerden sonra gelen Abbasiler, Memlükler ve Osmanlılar zamanında da bu saltanat geleneği sürüp gitmiştir.
Herkesten fazla halifeliğe lâyık ve müstehak olan Hazret-i Hasan (r.a.) ve Hazret-i Hüseyin (r.a.) ve Ehl-i Beyt neslinde neden halifelik devam etmediğinin fevkalâde ilginç yorumlarını yapan Bediüzzaman Hazretleri, zâhiri ve tarihî sebeplerini kısaca izahtan sonra şu tespitleri yapmaktadır: “Ammâ kader nokta-i nazarında feci akıbetin hikmeti ise: Hasan ve Hüseyin ve onların hanedanları ve nesilleri, manevi bir saltanata namzet idiler. Dünya saltanatı ile manevi saltanatın cem’i gayet müşküldür. Onun için onları dünyadan küstürdü, dünyanın çirkin yüzünü gösterdi, tâ kalben dünyaya karşı alâkaları kalmasın. Onların elleri muvakkat ve sûri bir saltanattan çekildi; fakat parlak ve dâimî bir saltanat-ı maneviyeye tayin edildiler. Âdi valiler yerine, evliya aktaplarına merci oldular.” (Mektubat s. 58)
Evet, kader noktasında bu hikmete binaen, dünya saltanatı kendilerine gülmeyen Ehl-i Beyt, dinde tecdit ve ihya hareketlerinin mümessilleri olmuşlardır. Bütün hak tarikatların ve irşad hareketlerinin başında onlar vardır. Manevi saltanatları hâlâ devam etmektedir. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)