Otuz yaşında iken 1907 yılında Van ilinden İstanbul’a gelen Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, üç yıl süren maceralı bir İstanbul hayatından sonra tekrar Van iline döner. Bahardan kışa doğu vilayetlerini ziyaret edip, meşrutiyet ve hürriyet hakkında yöre halkıyla sohbetler yapar ve sorularına ikna edici cevaplar verir.
Kıştan bahara yaptığı Arap ülkeleri seyahatlerinde Suriye’nin Şam şehrine gelir. Hutbe-i şamiye adıyla, Şam’daki Emeviye Camisinde, içinde yüzden fazla büyük âlimlerin bulunduğu on bin kişilik muazzam bir cemaate, İslâm dünyasının geri kalış sebeplerini ve ondan kurtuluş çarelerini gösteren bir hutbe verir. Sonra, Beyrut üzerinden gemi ile İzmir’e, oradan da İstanbul’a gelir. Beşinci Sultan Mehmet Reşat ile Rumeli seyahatine, Doğu vilayetleri adına katılan Bediüzzaman, daha sonra padişahın tahsis ettiği on dokuz bin altından bir miktar alarak, Van ilinde Medresetü’z Zehra adını verdiği bir İslâm üniversitesinin temelini atar.
Fakat, 1914 yılında başlayan 1. Cihan Savaşı üzerine talebelerinin de katıldığı beş bin kişilik bir milis alayının alay komutanı sıfatıyla harbe iştirak eder. Doğu Anadolu’nun muhtelif cephelerinde Ruslara karşı büyük mücadeleler veren Bediüzzaman, Şubat 1916 tarihinde Ruslara esir düşer. İki buçuk seneye yakın esaret altında kalan Üstat, 1917 Bolşevik ihtilâlinden faydalanarak esaretten firar eder. Almanya, Polonya, Avusturya ve Bulgaristan üzerinden 18 Haziran 1918 tarihinde İstanbul’a döner.
Dar-ül Hikmet-i İslâmiyeye ordunun adayı olarak, genel kurmay başkanı Enver Paşanın teklifiyle tayin olur. Bu hizmetle meşgul olduğu zaman içinde, 16 Mart 1920 tarihinde İngilizler tarafından İstanbul işgal edilir. Kardeşinin oğlu Abdurrahman ile Çamlıca’da ikamet eden Bediüzzaman, İngilizlere karşı Hutuvat-ı Sitte adlı eseriyle mücadele eder ve onların planlarını deşifre eder. Hakkında görüldüğü yerde vur emri çıkarılan Üstat, çeşitli usullerle onların su-i kastlarından kurtulur.
Bu arada, ölüm ve kabrin mahiyeti hususunda Kur’an’dan aldığı dersle ölümün güzel yüzünü görür. Eyüp Sultan Kabristanı için “İşte bu ihtar-ı Kur’an’iyi aldıktan sonra, o kabristan, İstanbul’dan ziyade bana ünsiyetli oldu. Halvet ve uzlet, bana sohbet ve muaşeretten daha ziyade hoş geldi. Ben de Boğaz tarafındaki Sarıyer’de, bir halvethane kendime buldum.” demektedir. (Lem’alar s. 509)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)