Yaklaşık beş milyar yıl önce yaratılı güneşe bağlı seyyar yıldızlardan biri olarak tayin edilen dünyamız, insanlar için bir misafirhane ve bir imtihan salonu vazifesi görmektedir.
Güneşin etrafında elips şeklindeki bir daireyi saatte 108000 kilometre sür’atle dönerken, kendi ekseni etrafındaki 24 saatte tamamladığı dönüşünü, saatte 1660 kilometrelik bir hızla tamamlar. Dünya yaratıldığından bu yana, günlük dönüşünü batıdan doğuya dönerek gerçekleştirir. Her gün doğu tarafından doğar, batı cihetinden batar ve gözden kaybolur. Güneşe olan ortalama mesafesi 149,5 milyon kilometredir. Kendine tayin edilen mesafelerden ne daha uzaklara ve ne de daha yakın mesafeye gidemez. Aksi olsa, dünya ya donar ya da yanardı. O zaman da hayat olmazdı. Günlük ve yıllık dönüşleri sabittir. Azalması veya çoğalması halinde, üstünde bulunan her şeyi fezaya fırlatır. Çok ince hesaplarla meydana gelen bu dengeyi dünyaya veren, elbette bir Kadir-i Zül Celâldir.
Kıyamet alâmetlerinden en sonuncusu, güneşin batıdan doğmasıdır. Hadis-i şerife göre, kıyamet bir akşam ansızın kopacak ve güneş battığı yerden tekrar doğacaktır. Bu olay, açık bir kıyamet alâmeti olduğundan, imtihan sırrı ortadan kalkar ve tövbe kapısı da kapanmış olur.
Dakik ve ince hesaplarla belli bir yörüngede dönen dünyanın, kıyametin kopmasıyla harap olmasını akıldan uzak görmek, akıllı insanların işi değildir. Bir kuyruklu yıldızın dünyamıza çarpması, onun batıdan doğuya yaptığı dönüşünü tersine döndürür. Böylece, batan güneş battığı yerden tekrar doğar. Mesela, her 76 yılda bir dünyanın çok yakınından geçen Halley Kuyruklu Yıldızının, Allah’ın emriyle dünyaya çarpması gayet mümkündür. Belki de böyle bir vazifesi vardır. Yahut başka bir yıldız da çarpabilir. Allah’ın ilmine ve kudretine sınır yoktur.
Çarpışma sonucu güneş dünyanın batısından doğduğu gibi, dünya yörüngesinden çıkar. Diğer yıldızlarla çarpışmasına yol açar. Domino taşlarında olduğu gibi, birinin yerinden çıkması, diğer yıldızların da yörüngelerinden ayrılmasını netice verir. Böylece, kînatın tamamı kıyamet denilen dehşetli sona muhatap olur. Dünya ve her şey yıkılır. Ancak âhiret şeklinde yeniden diriltilir. Bediüzzaman hazretlerinin ifade ettiği gibi: “Şu dünyanın manevi güneşi olan hayat dahi, harab-ı dünya ile grubundan sonra, haşrin sabahında bâkî bir surette tulû edecektir.” Bütün semavi dinler bunun böyle olduğunu haber vermektedir.
asyanur.info