İnsanların fiilleri ve hareketleriyle yakından ilgili ve misafirhanemiz olan dünyanın, gaflet ve dalâletten dolayı dehşetli günahlara giren insanların, o günahların manevi ağırlığından omuz silkmeye benzeyen zelzele gibi olayları, Allah’ın gazabının bir tezahürü olduğunu söyleyen Bediüzzaman; diğer arzî ve semavî musibetlerin de, Allah’a isyan ile mukabele eden insan nev’ine vurulan tokatlar olduğunu ve insanları isyanlarından vazgeçirmek için İlâhî bir uyarı olduğunu belirtmektedir.

Ancak, kalpleri mühürlenmiş ve gözlerine perde çekilmiş gafil ve inkârcı insanlar, bu olayları doğanın bir gazabı olarak görmekte ve ekranlardan milyonlarca insana, bu inanca aykırı kelimeyi söyletmektedir.

Cansız, akılsız ve şuursuz olan dağların, bulutların ve kasırgaların ne öfkesi olabilir ki doğanın gazabı olsun!  Zahiri sebepler perdesi arkasından iş gören ve geçmişteki isyankâr kavimlere vurduğu dehşetli tokatlarla Kendini pek kuvvetli hissettiren Cenab-ı Hak; hak ve ebedi olan  İslâm dinine bilerek ihanet eden, bu Müslüman ülkenin isyankâr insanlarına gafilâne taraftar olanlar yüzünden, umumi musibetler vererek ikaz edip uyandırmak istiyor. O gafil insanlar da diğerleri gibi, bahsi geçen musibetleri doğanın gazabı olarak görüyorlar. Müslüman olduğu halde, gafletin bu kadarına pes doğrusu!

Böyle zamanlarda tövbe ve istiğfar etmek, ciddi bir nedamet ve pişmanlıkla Allah’ın rahmetine sığınmak ve dînî hizmetlere daha fazla hız vermek gerekirken, bir çok hizmet grupları vazifelerini tatil ediyor ve sıkıntılı havanın kendiliğinden dağılarak, ortalığın güllük gülistanlık olacağı günleri bekliyor. Bu da, Müslümanlara mahsus başka bir gaflet!

Cenab-ı Hak, bizlere Allah’ın gazabını üstümüze çekecek hayırsız ameller değil, rahmet-i İlâhiyi cezbedecek hayırlı ameller nasip etsin ve her türlü musibetlerden muhafaza etsin, amin.

asyanur.info  samicebeci.net  YouTube-Sami Cebeci videoları)