Yaşadığımız yılın son ayı olan 24 Aralık gecesi buz gibi dondurucu soğuk bir havada Halil Yıldız ile birlikte Ankara’dan yola çıktık. Hedefimiz ilk önce Alanya ilçesi idi. Otobüsün sessizliği içinde kısa zamanda kendimizden geçmişiz. Mola yerinde uyandığımız zaman, lapa lapa yağan karlar altında her yerin beyaza büründüğünü gördük. Konya ili civarında ağır kış şartları hükmediyordu.

Sabah namazına bir saatten fazla zaman vardı. Abdestimizi aldık ve sabah namazı için bize yardımcı olması için şoförden rica ettik. Anlayışla karşıladı. Böylece, namazımızı vaktinde kılma nimetine mazhar olduk.

Seydişehir üzerinden Alanya’ya uzanıp giden yüksek dağ yollarından sahile doğru indikçe eksi yedi derecelik ısı gittikçe azaldı ve artı derecelere yükselmeye başladı. Nihayet sahilde on bir dereceye kadar yükseldi. Akdeniz sahillerinde sanki ilkbahar gelmiş gibi bir durum vardı. Aynı gecenin sabahında iki mevsimi birden yaşamış gibiydik. Bu atmosferde nihayet Alanya’ya ulaştık. Gönül dostlarımızın sevgi dolu karşılamaları ve bir miktar istirahatten sonra öğle namazını müteakip etrafı gezmeye çıktık.

Alanya ilçesi turistik bir şehir olduğu için, yanımıza İngilizce olan Risale-i Nur eserlerinden kitaplar aldık. Cenab-ı Hak, inşaallah karşımıza münasip birisini çıkarır diye düşünüyorduk. Çünkü, Kur’an-ı Kerim ve onun bu zamanda hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur eserleri yalnız Müslümanlara hitap etmiyordu. İnsan olan herkes onun muhatabıydı. Her insan, insan olduğu için değerliydi. İmanları kurtarılmalı ve ebedi saadetlerini kazanmalıydı.

Tarihi Alanya kalesini dolaştıktan sonra Damlataş Mağarasına girdik. Merdivenle inilen aşağıdaki geniş alanda tek başına bir adam oturuyordu. Yabancı olduğu her halinden belli oluyordu. Hal hatır faslından sonra kendisiyle tanıştık. Peter adındaki bu zat, Almanya’dan gelmiş bir turizm öğretmeniydi. İnançlı biri idi. Katolik olduğu söylüyor ve Almanya’da insanların büyük çoğunluğunun inançsız olduğunu ifade ediyordu.

Yol arkadaşım olan Halil Yıldız’ın uzun yıllar Avustralya’da kalmış olması ve İngilizce bilmesi işe yaramıştı. Bu öğretmen olan zatla bir hayli sohbet ettik. Sanatlı bir eser olan kol saatinin ustasız olması mümkün olmadığı gibi, harika bir sanat eseri olan insan ve insan dışındaki varlıkların ve  bütün kâinatın ustasız ve sahipsiz olmasının mümkün olamayacağını söylememizi çok ilginç bulduğunu beyan etti. Biz devamla, Allah ve âhiret inancını anlatmak yalnız papazların ve imamların vazifesi olmadığını, şuurlu bir tarzda inanan her müminin vazifesi olduğu söylememiz ve insanların cehenneme gitmekten kurtulup, cennete girmelerine vesile olmaya çalışmamız mukaddes bir hizmettir dememiz de bu yabancıyı hayretler içinde bıraktı ve bize hak verdi. Sohbetin sonunda, kendisine İngilizce Meyve Risalesini hediye ettik. Beraberimizde olan tüccar Remzi bey de ona kartını vererek uğramasını söyledi. Böylece, Allah yolunda hizmet etmeyi amaçladığımız gezide, Cenab-ı Hak uygun bir şahsa tebliğ yapma nimetini ihsan etmişti. Hizmetin ücretini aynı hizmet içine yerleştiren Yüce Allah, bu tarzda kalplerimizi sevindirdi, elhamdülillah. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0