Hayat

ŞARK TARAFINDAN ZUHUR EDEN NUR- 1

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri henüz çocuk yaşlarındayken , sarf ve nahiv ilmini öğrenmek için çevresindeki medreselere gider. Hocalarından biri, Nurs köyünden gelen talebelere ziyadesiyle ilgi gösterir, soğuk kış gecelerinde onların üstünü örterdi. Onun bu ilgisine hayret edenlere derdi ki: “Bu Nurslu talebelerden biri, din-i mübin-i İslâmı ihya edecek fakat şimdi bilmiyorum ki hangisidir…”
Aradan kırk sene geçtikten sonra ortaya çıkan Risale-i Nur tefsirleri ve Bediüzzaman’ın dinsizlik cereyanlarına karşı başlattığı manevi mücahedesi, o hocanın tahminini doğru çıkardı.
1877 Osmanlı- Rus savaşından itibaren başlayan ve İslâm âlemi için çok elem verici hadiselerin vukua geldiği ve bir cihette âhirzaman denilen, bütün ümmetin asırlardır şerrinden Allah’a sığındığı ve dehşetli fitnelerin tezgâhlandığı; Balkan Savaşları, Trablusgarp savaşı, Birinci dünya savaşı, İstiklal savaşı ve İkinci Dünya savaşı gibi çok kanlı muharebelerin hüküm sürdüğü o yıllar ve insanlık tarihinde emsali görülmeyen dehşetli günahlar ve ülkemizde yaşanan anarşi olayları ve yapılan ihtilâllerle son yüz yılımız, âhirzaman fitnelerinin meydana geldiği tam bir fetret dönemi oldu.
İşte, âhirzamanın dinsizlik cereyanlarına ve onların tahribatlarına karşı, iman ve Kur’an hakikatleriyle mücadele eden Bediüzzaman “Çok zaman evvel bir ehl-i velâyetten işittim ki; o zat, eski velilerin gaybî işaretlerinden istihraç etmiş ve kanaati gelmiş ki: ‘Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid’alar zulümatını dağıtacak.’ Ben, böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat, çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nuranî zatlara zemin hazır ediyoruz.” (Mektubat s. 370) demektedir. Bu ifadeleri okuyan bazıları, kendilerini o nuranî zatlar yerine koymakta ve Bediüzzaman’ın bir çok maslahatlara binaen sarf ettiği beyanlarını, kendilerine mal etmektedirler.

Bediüzzaman, Sünuhat adındaki eserinde: “Hürriyetin bidayetinde Risale-i Nur’dan çok evvel kuvvetli bir ümit ve itikat ile ehl-i imanın me’yusiyetlerini izale için, ‘İstikbalde bir ışık var, bir nur görüyorum.’ diye müjdeler veriyordum. ‘Ben bir ışık görüyorum.’ diye dehşetli hadisata karşı o ümit ile dayanıp mukabele ederdim. Ben de herkes gibi o ışığı siyaset âleminde ve hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyede ve çok geniş bir dairede tasavvur ederdim. Halbuki hadisat-ı âlem beni o gaybî ihbarda ve beşarette bir derece tekzip edip ümidimi kırardı.
“Birden bir ihbar-ı gaybî ile kat’i kanaat verecek bir surette kalbime geldi. Denildi ki: Ciddi bir alâka ile senin eskiden beri tekrar ettiğin “Bir ışık var, bir nur göreceğiz.” diye müjdelerin tevili ve tefsiri ve tabiri, sizin hakkınızda, belki iman cihetiyle, âlem-i islâm hakkında dahi en ehemmiyetlisi Risale-i Nur’dur. Ve bu nurdur ki, eskide tahayyül ve tahminin ile geniş dairede, belki siyaset âleminde gelecek mes’udâne ve dindarâne haletlerin ve vaziyetlerin mukaddemesi ve müjdecisi iken, bu muaccel ışığı o müeccel saadet tasavvur ederek eski zamanda siyaset kapısıyla onu arıyordun.” (Sünuhat s. 12) diyerek, şark tarafından çıkacak nurun, bizzat Risale-i Nur olduğunu belirtmektedir.

asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)

Reklam

Yorum Yap