Aile, zıtlıkların imtizaç ettiği en küçük bir topluluktur. Faklı cinsler, farklı yaşlar ve farklı bilgi ve tecrübeler aynı mekânda yaşarlar. Nasıl ki, bir sazın veya tambur denilen bir çalgı aletinin farklı sesler çıkaran telleri, usta ellerin mızrap darbeleriyle nasıl ahenkli bir beste ortaya çıkıyorsa, aile fertlerinin ortak ve uyumlu hareketleriyle de, manevi bir cennet saadeti o ailede yaşanabilir.
Bu noktada İslâm dininin getirdiği inanç ve iman faktörü çok önemli bir yer tutar. Hayatı, sadece bu dünyadan ibaret zanneden ve ölüm ötesine inanmayan aileler, dinin telkin ettiği imandan nasipsiz oldukları için, o ailede hakiki sevgi, saygı, sadâkat ve itaatten mahrum olma neticesi, aile ortamını kendi elleriyle manevi bir cehenneme döndürmeleri söz konusudur.
Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz (asm) aile yuvasının tatlı sıcaklığını temin edecek ölçüler vermiştir. “Tatlı bir tebessüm, tatlı bir söz, iyilik etmek, kötülük etmemek, aile saadetinin temel taşlarındandır.” Aile hayatında özellikle annelere büyük iş düşmektedir. Çocuklar üzerinde annelerin bıraktığı izler ömür boyu silinmez. Yahya Kemâl’i unutulmaz şairlerin arasına katan, annesinin onu Bursa’ya benzeyen Üsküp’teki tarihî mekânları gezdirirken yaptığı manevi telkinlerdir. Necip Fazıl’ı şair yapan, yine annesinin yanında yatan veremli kızın yazdığı şiirlerden etkilenerek oğluna “Senin şair olmanı çok isterdim. sözleridir.
Bediüzzaman Said Nursî gibi büyük bir âlimin yetişmesine, yine en başta annesinin vesile olmasıdır. Çünkü o, Said’e hamile kaldığı zaman abdestsiz yer basmamış, doğduğu zaman da hiç abdestsiz emzirmemiştir. Babası da, boğazımızdan haram lokma girmesin diye, uzak tarlalardan getirdiği hayvanlarının ağzını bağlamıştır. Elbette böyle hassas bir aileden, böyle bir evlât yetişmesi normal bir durumdur. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci ile Risale-i Nur dersleri) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

