İman ve İbadet

İNSAN VE İBADET İLİŞKİSİ

İbadet, Yokluk karanlıkları içinde ve hiç yaratılmama ihtimali varken, yoklukta bırakılmayıp varlık âlemine getirilmemizin neticesidir.

Allah bizi yaratmak mecburiyetinde değildi. Madem ki yaratmış ve ibadeti emretmiş, biz de buna karşılık olarak ibadet etmekle mükellefiz. İnsan işçi gibi ay sonunda maaş alan değil, ay başında maaşını alan bir memur gibidir. Bizi yoklukta bırakmayıp, taş, ağaç, bitki ve hayvan yapmayarak, mahlukatın en şereflisi insan şeklinde yaratan, ayrıca iman ve İslâmiyet gibi nimetlerle bizi taçlandıran Allah’a, elbette ibadet etmek durumundayız.

Bahsi geçen hakikatler açısından bakıldığında, sevap ve Cennet gibi mükâfatlar ibadetin ücreti ve karşılığı olmayıp, ancak Allah’ın fazlından ve kereminden bir bahşiş ve  ihsan olduğu anlaşılır. bundan dolayı ibadet, Cennet için veya Cehennemden kurtulmak için değil, sırf emredildiği için yapılır. Başka bir maksat ve fayda için yapılan ibadet bâtıldır ve ihlâsa aykırıdır.

 

İbadetin kemâli takvadır. Takva, Allah’ın yasak ve haram ettiği her şeyden kaçınmaktır. Allah korkusuyla şüpheli olan şeylerden bile sakınmaktır. Takva, salih amellerden önce gelir. Takva, müminin koruyucu kalkanı, salih ameller de onun ziynet ve süsüdür. Hem takva içinde salih amel de vardır. Çünkü bir haramın terki vaciptir. Bir vacibin işlenmesi ise, çok sünnetlerin sevabından daha fazla sevaplıdır.

Evet, İnsan ve ibadet ilişkisi biri birisiz olmayan kesin bir gerçektir. Mükemmel bir kul olma hâli ise, takva ile yapılan salih ve hayırlı amellerle gerçekleşir. Ramazan ayı, mükemmel kulluk için en güzel ve bereketli bir ay ve önemli bir fırsattır. Bu ayda kazanılan alışkanlıklar, diğer aylara da yansıtılmalıdır. Böyle yapıldığı takdirde, hem dünya hem de âhiret saadetinin kazanılması mümkün olur.

asyanur.info

Reklam

Yorum Yap