(Dünden devam)

Hz. İsa ‘nın (a.s.) Deccal ile mücadelesini anlatmaya devam eden Bediüzzaman Hazretleri “Hatta, şahs-ı İsa’nın (a.s.)  semâvâttan nüzulü işaretiyle, bir mânâ-yı işarîsi olarak Hz. İsa’yı (a.s.) temsil ederek ve nâmına hareket eden bir taife dahi, şimdiye kadar işitilmemiş ve görülmemiş bir tarzda tayyarelerle, paraşütlerle semâdan, bir belâ-yı semâvî gibi nüzul ettiriyor; düşmanların arkasına indiriyor, Hz. İsa’nın (a.s.) nüzulünün maddeten bir misalini gösteriyor. Evet, Hadis-i Şerifin ifadesiyle, Hz. İsa’nın semâvî nüzulü kat’i olmakla beraber, mânâ-yı işarisiyle başka hakikatleri ifade ettiği gibi, bu hakikate de mu’cizâne işaret ediyor” (Kastamonu Lâhikası s. 54)

Evet, dikkatli bir nazarla bakıldığı zaman görülebilen gerçekleri, sathî ve yüzeysel bir nazarla bakanlar göremeyip, hâlâ minare boyunda bir Deccal ve onunla elinde maddi bir kılıç olduğu halde savaşacak bir Hz. İsa (a.s.) beklentisi içinde olanlar var. Müteşabih olan hadislerin mânâları ayrıdır, kastettiği ve işaret ettiği hakiki mânâları daha ayrıdır. 20. Asra bakan bu kısım hadislerin en doğru tevil ve yorumlarını ise, âhirzaman müceddidi olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri yapmıştır. Ve bahsedilen bu mücadele gerçekleşmiştir.

Evet, sistem olarak Deccal zihniyeti olan komünizmin ve dinsizlik cereyanının temsilcisi konumundaki Sovyetler Birliğinin çökmesi ve dağılması, Allah’ı inkâr fikrinin ölmesi, bu cereyana karşı İslâm-Hristiyan ittifakının gelişmesi, “Müslüman İsevileri” ünvanına lâyık bir cemiyetin Hz. İsa’nın (a.s.) şahs-ı manevisini temsil etmesi ve Onun reisliği altında, Risale-i Nur eserlerinin de yardımıyla dinsizliğe öldürücü darbe vurması gibi daha pek çok gerçekler, 20. asırda vukua geldiğini gösteriyor. Bundan dolayı, bundan sonra Hz. İsa’nın (a.s.) geleceğini ve Deccal ile mücadele edeceğini beklemek, hakikat noktasında anlamını kaybetmiş gibi görünüyor. Zira, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi şimdi gelseler, Deccal ve Süfyan olarak kiminle mücadele edeceklerdir? Tahribat yapanlar da, onların tahribini tamir edenler de gelmişler ve mücadelelerini icra etmişlerdir. 20. Asır ise bu dehşetli mücadelenin meydanı olmuştur.

Ancak, iman ve inkâr mücadelesi Hz. Adem (a.s.) ile başlamış ve kıyamete kadar da devam edecektir. Bundan sonra bu mücadeleyi, Hz, İsa’nın (a.s.) ve Hz. Mehdi’nin şahs-ı manevilerini temsil eden takipçileri sürdürecektir. Bahsi geçen hakikatleri böyle anlamak ve mücadeleyi de böyle devam ettirmek, aklı başında olan dâvâ adamlarının gereği ve vazifesidir.

asyanur.info samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)