İttihad- ı İslâm ve hakta ittifak meselesi, İslâm’a hizmet eden cemaatler ve tarikatlar bazında bakıldığı zaman, kalplerin ittihat etmesi usulü öne çıkmalı ve hizmet grupları hem birbirlerini Allah için sevmeli, hem hoşgörülü davranmalı, hem de diğerlerinin hizmetlerine taraftar olmalıdır. Çünkü maksat, rıza-yı İlâhi dairesinde Allah’ın dinine hizmet etmektir. Metot farklılığı bunu etkilememelidir. Hakta ittifak bunu gerektirir. Siyasi görüş farkı olması bu manevi ittifakı bozmamalı, müminler arası tefrikaya ve muhabbete mani olmamalıdır.

Aynı cemaat içinde de bahsi geçen temel prensipler geçerlidir. Bundan dolayı Bediüzzaman  şu tespitte bulunur: “Hakta ittifak, ehakta ihtilâf olduğundan, bazen hak, ehaktan ehaktır; hasen, ahsenden ahsendir.” (Eski Said Dönemi Eserleri s. 615) Yani, hak üzerinde ittifak sağlanırken, şayet daha hak olanda ihtilâf çıkıyorsa; hak olan, daha hak olandan daha haktır. İyi olan, kavga sebebi olan daha iyiden, daha iyidir.

Bu itibarla, hakkı bulduktan sonra, daha hak için ihtilâfa sebep olmak, fitneye vesile olmak demektir. Halbuki, hadis-i şerifte “Fitne uykudadır. Onu uyandırana Allah lânet etsin.” buyrulmuştur. Bediüzzaman da “Dinimizin şiddetle men ettiği şey, fitne ve anarşidir.” demektedir. Mert ve vicdanlı bir mümin de asla fitneye sebep olmaz. Bir dirhem hakkını, bin ton toplumun huzur ve asayişine feda eder. Ta ki, dünya ve âhirette vebal altında kalınmasın. Cenab-ı Hak, her türlü fitne ve anarşiye karışmaktan bütün müminleri muhafaza etsin, amin.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)  (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)