(Dünden devam)
Genele hitap eden ve İslâmî sembolleri tahrip etmeyi meslek kabul eden yazılı, sözlü ve görüntülü medyaya karşı toleranslı ve hoşgörülü davranmak, hatta çeşitli şekillerde ilgi duyarak onları desteklemek ve haksızlıklarına karşı suskun kalmak ve tepki göstermemek, onların cinayet ve zulümlerine ortak olmak anlamına gelir.
Bir hadis-i şerifte “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için buğz etmektir..” buyruluyor. Ehl- i dalâlet ve sefahete, bilhassa dine karşı amansız bir mücadele verenlere, değil taraftar olmak, en küçük bir hoşgörü göstermek bile sahibini mânen tehlikeye atar. Onların menfiliklerine karşı elimizden bir şey gelmiyorsa, hiç olmazsa kalben buğz etmek bile bir hasene ve iyiliktir.
Ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet ve sefaheti kazanmak niyetiyle dahi olsa, onların yaşantı tarzına benzemek ve hoşgörü adı altında İslâmi geleneklerde tavizkâr bir durum içine girmek, beyhude bir çabadan başka bir netice vermez.
Bahsi geçen hassas noktaya dikkat çeken Bediüzzaman Hazretleri şu tespiti yapmaktadır: “Ey uykuda iken kendilerini ayık zannedenler! Umur-u diniyede (dinî meselelerde), müsamaha ve teşebbühle (benzemekle), medenilere yanaşmayın. Çünkü aramızdaki dere pek derindir. Doldurup hatt-ı muvasalayı (buluşma çizgisini) temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz veya dalâlete düşer boğulursunuz.” (Mesnevi-i Nuriye s. 107)
Evet, müminler arasında af, müsamaha ve hoşgörü, şahsî kusur ve hatalarda önemli bir yer tuttuğu halde, bu vasfı genelin hukukuna taallûk eden hatalarda tatbik etmeye çalışmak, büyük bir kusur ve ahmaklıktır. Özellikle ehl-i dalâlet ve bid’atın, genel hukuka taallûk eden cinayetlerine hoşgörü ile bakmak, imandan gelen feraset ve basiretten yoksun olmanın sonucudur.
Tahkiki bir iman şuuruna erişen kâmil müminler, her şeyde olduğu gibi, hoşgörüde de gerekli dengeyi mutlaka korur ve muhafaza ederler.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0