Risale-i Nur Hizmeti

Hakikat Ehlinin Sohbet Meclisleri

İnsan fıtraten sosyal bir varlık olduğundan, sair insanlarla sohbet ve muhabbet etmeye ihtiyaç hisseder. Diğer insanların yardımıyla ve çalışmalarının neticelerini alış veriş yaparak mübadele etmekle de şahsî hayatı devam eder.

Egoizmin hükmettiği ve bencilce bir hayat biçiminin hâkim olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Kendi nefsinden başka kimseyi sevmeyen ve düşünmeyen, diğergamlık duygusunun iyice köreldiği bir devirde, sâdık ve vefalı dost bulmak da zorlaşıyor. En sâdık bilinenler de bile bazen arızalar çıkabiliyor. Hâlbuki dostun gerçek dost olduğu, asıl zor zamanlarda ortaya çıkar. Onun için atalarımız “Dost, kara günde belli olur.”demişlerdir. Dostluklar zor zamanlarda denenmiş olur. Dostlukların eskisi daha makbuldür. Dostluklar, yılları aşa aşa kıymet kazanır. Bir hadis-i şerife göre âhirzamanda ilk ortadan kalkacak nimet, gerçek bal olacakmış. Tarım ilaçlarıyla arıların büyük çapta öldüğü, geri kalanlara da çiçek özleri yerine şerbet yedirilerek sahte bal yaptırıldığı, hatta bal tadı verilerek arıların görmediği sahte ballar üretilip piyasada satıldığı bir zamanda, gerçek bal tadında gerçek dostları bulmak neredeyse zorlaşmış bir dönemi yaşıyoruz.

1926 yılından başlayarak, Barla hayatıyla birlikte Nur Hareketini başlatan asrın manevî sahibi Bediüzzaman Hazretleri, birbirine nesebî kardeşlerden daha ziyade kardeş bir cemaat tesis etmeye Allah’ın izniyle muvaffak oldu. Kendi hissiyat-ı nefsiyesini unutup, kardeşinin meziyet ve hissiyatıyla fikren yaşayan ve kardeşinde fâni olmak derecesine çıkan bu topluluk, sahabe mesleğinin bir cilvesini bu zamanda yaşayarak, doğru İslâmiyet ve ona lâyık doğruluk hakikatinin temsilcileri oldular. Saff-ı evvel olan bu Nur Talebeleri takip, tevkif, işkence ve hapishane olaylarına rağmen bu vasıflarından hiçbir şey kaybetmediler ve gelecek nesillere örnek oldular. Onlara ne mutlu!

Barla Lâhikaları adı verilen kitapta, Isparta ve civarı köylerde Bediüzzaman’la irtibat kuran, Risale-i Nur’lardan hakkıyla istifade ederek duygularını kaleme alıp mektuplar yazmak suretiyle birbirleriyle sohbet eden ve geniş bir dairede adeta istişare eden bu kahramanlar topluluğu, sohbet için zaman ve mekâna ihtiyaç olmadığını da ortaya koydular. Bu mânâyı Bediüzzaman “Ben, sizi yazılarınızda ve hatırımdan çıkmayan hidematınızda (hizmetlerinizde) günde müteaddit defalar görüyorum. Ve size olan iştiyakımı tatmin ediyorum. Siz de bu bîçare kardeşinizi risalelerde görüp sohbet edebilirsiniz. Ehl-i hakikatin sohbetine zaman, mekân mâni olmaz; manevî radyo hükmünde, biri şarkta, biri garpta, biri dünyada, biri berzahta olsa da, rabıta-i Kur’aniye ve imaniye onları birbiriyle konuşturur.”der (Kastamonu Lâhikası s.18)

Gerçekten, Barla, Kastamonu ve Emirdağ Lâhikalarındaki mektuplarla, geniş bir meşveret ve sohbet meclisi kuran Bediüzzaman ve talebeleri, hem birbirleriyle konuştular hem de ehl-i dalâlete karşı kararlı duruşlarını ortaya koydular. İman ve Kur’an hesabına olan bu ihlâs, sadâkat, sebat, metanet ve tesanüt hakikatidir ki, Risale-i Nur’ların dünya çapında yayılmasına ve milyonlarca insanın imanlarının kurtulmasına vesile oldu, elhamdülillâh.

Nur Talebelerinin bu zamanda birbirleriyle sohbetine, başta Yeni Asya gazetemiz olmak üzere, dergilerimiz ve sair neşriyatımızla birlikte, mahalden başlayarak umumi temsilciler toplantısına kadar meşveret zeminlerimiz ve sosyal faaliyetlerimiz vesile oluyor. Birlik beraberlik içinde ve kendini bu dâvâya mensup olarak gören herkesi kucaklayarak, toplumu irşat ve tebliğ hedefine koşan, zaafa düşmüş imanları taklit mertebesinden tahkik mertebesine yükseltmeye odaklanan bu hareket, siyasî tarafgirlikten beri olarak rıza-yı İlâhiye nail olacaktır, inşaallah.

Bu vesilelerden biri olmak özelliğiyle, “www.asyanur.info” sitesi aracılığıyla Avustralya’dan Amerika’ya ve Avrupa’ya kadar, herkesle sohbet edebilmeye muvaffak kıldığı için Rabbime hadsiz hamdüsenalar olsun. Bütün gönül dostlarımıza selam ve dualar.

Reklam

Yorum Yap