Yaratılış itibariyle mükerrem olan insan, sürekli hak ve doğru olan şeyleri arar. yalan ve yanlışa fıtratı taraftar olmaz. Böylesine bir özelliğe sahip olduğu tespit edilen insanın, icat edilen yalan makineleriyle doğru veya yalan söylediği teşhis edilebilmektedir.
Hiç bir insan cemaat huzurunda yalan bir şeyi, yalanını hissettirmeyecek bir tarzda, pervasız ve hicapsız bir surette söyleyemez. Her hali yalanını ele verir. Sadece cömertlik veya kahramanlık gibi bir iki yüksek ahlâk ile şöhret kazanan bir insan, yalan ve hileye tenezzül etmez. Doğruluktan saparak yalana tevessül eden bir kişi, rüzgârlara oyuncak olan yapraklar gibi insanlara maskara ve rezil olur.
Bu hakikatlere binaen, getirdiği İslâm dini bütünüyle hakka ve doğruya dayanan Kâinatın Efendisi (asm), pervasızca hakkı ve doğruyu savunmuş, her türlü cazip teklifleri ve dehşetli tehditleri hiçe sayarak, İslâm dinini âleme hâkim kılmıştır. Peygamberlik öncesi bile Muhammed-ül Emin ünvanıyla meşhur olan Peygamber Efendimiz (asm), en doğru sözlü ve en güvenilir bir insan olarak gönüllerde taht kurmuştur.
Hazret-i peygamberin (asm) bu asırda bir mümessili sıfatına sahip olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de aynı doğru yolu takip etmiş, doğruluk yolunda ölümü bile hafife almak dersi veren o büyük insan, en mahrem meselelerini en nâmahrem olan yerlerde pervasızca ve hiç bir tereddüt göstermeden söylemekten çekinmemiştir.
Doğrunun ve doğruluğun arkasında eğilmeden dik durmak, her insan için bir şeref ve iftihar vesilesidir. Yeter ki, gidilen yol, takip edilen meslek ve metot, tebliğ edilen dâvâ hak ve doğru olsun. Böyle olduktan sonra ve Allah’ın rızası esas maksat ise, isterse bütün dünya küssün ve kabul etmesin. Er ya da geç o dâvâ mutlaka kuvvet bulur, güçlenir ve zamanla genel kabule mazhar olur.
Bu çerçevede bakıldığı zaman, Bediüzzaman Hazretlerinin önceleri meşrutiyet-i meşrua ünvanıyla din adına sahip çıktığı, sonraları cumhuriyet ve demokrasi anlamıyla müdafaa ettiği yüz senelik bir dâvâ, bu gün sağcısıyla ve solcusuyla kabul edilir hale geldi. Bu durum, doğruluk yolunda hareket edenler için güzel bir örnek teşkil eder.
Evet, hakkın ve doğrunun arkasında dik durmak, eğilmeden ve bükülmeden doğru yolda devam etmek en büyük bir meziyet ve bir şereftir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0