Tevhid denilen Allah’ın varlık ve birlik hakikati, Kur’an-ı Kerim’in en başta gelen birinci esasıdır. Bütün meselelerini onun üzerine inşa etmektedir. İmanın bütün rükünleri ve İslâm’ın bütün hükümleri ona bağlıdır. Tevhid inancı olmadan diğer meseleleri mesnetsiz kalır. Onun için tevhid gerçeği, Kur’an’ın her tarafında açık veya dolaylı bir tarzda sürekli nazara verilmektedir.

Allah’ın varlık ve birliğinin ifadesi olan tevhid inancına, başta kâinat kitabı, onun tercümanı olan Kur’an, onun tebliğ edicisi olan Hazret-i Muhammed (asm) ve insandaki vicdan olmak üzere dört büyük şahit ve tarif edici vardır. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Keriminde kâinattan ve kâinat içindeki varlıklardan bahsetmekte ve aklı bulunan topluluklar için, onlarda Kendi varlık ve birliğini gösteren nice deliller bulunduğunu haber vermektedir.

O yaratılmış varlıklardan birisi olan arının yaratılışında öyle mucize cihetler var ve Allah’ın birliğine öyle şahitlik yapıyor ki, uzun bir sureye  isim olacak bir değer verilmiş. Nahl Suresi, Arı Suresi demektir. O surede, muhtelif varlıkların Allah’a yaptıkları şahitlik nazara verilirken, altmış sekiz ve altmış dokuzuncu ayetlerde meâlen “Rabbin bal arısına ilham etti ‘Dağlardan, ağaçlardan, insanların yaptıkları kovanlardan kendine evler edin. Sonra meyvelerin hepsinden ye de, Rabbinin sana has kıldığı, şaşırmayacağın yaylım yollarına çık.’ Onların karnından çeşitli renklerde bir şerbet çıkar ki, onda insanlar için şifa bulunur. Düşünen bir topluluk için şüphesiz bunda bir delil vardır.”

Karıncalar gibi cumhuriyetçi bir yapıya sahip olan arı taifesi, kendi aralarında ilhama dayalı bir iş bölümü yaparlar. Kraliçe arı yumurtlar. Erkek arılar kovanın temizlik işlerine bakar ve yabancı arılardan kovanı korurlar. Dişi arılar da bal yaparlar. Yaşı bir kaç günlük olan bir arı yavrusu kovandan çıkar, on kilometre çapındaki bir alanda bal yapmaya uygun çiçekleri bulur, usare denilen öz sularını emer ve hiç şaşırmadan yine kendi kovanına döner.

Altıgen şeklinde yaptığı bal petekleri başlı başına tam bir mimari projedir. İnsanların yaptıkları sun’i peteklerin tepe açılarındaki hataları bile bulup düzeltir ve sonra balını oraya koyar. Dar bir alanda hiç bir kayıp olmadan yapılabilecek bal odacıkları ancak altıgen şeklinde olabilir. Arı sanki başka bir âlemde bunun eğitimini almış ve ona göre bu vazife için dünyaya gönderilmiş gibidir. O küçücük arının, minnacık başına  onun ehemmiyetli vazifesinin programını koymak, ancak Allah’ın ilim ve kudretiyle olabilir. Tabiat ve tesadüf bu harika işe karışamaz. Petek gözleriyle çiçekleri tanıması ve antenleriyle şaşırmadan yolunu bulması muhteşem bir mucizedir. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0