(Dünden devam)
Geçen günlerden birinde otobüs ile başka bir şehre gidiyordum. Başımın üstündeki hoparlörden yükselen müzik sesleri dikkatimi çekti. Kendi âlemimdeki düşüncelerimden koptum ve teyp kasetini dinlemeye başladım. Şarkıyı söyleyen adam âdeta ağlarcasına bir feryat ve haykırışla “Yalan dünya, her şey bomboş. Hancı sarhoş, yolcu sarhoş.” sözlerini terennüm ediyordu. Diğer sözleri hafızamda kalmadı fakat bu sözler benim şefkatime çok dokundu.
İnsanların büyük bir ekseriyetinin iç dünyalarındaki boşluğa tercüman olması, dünyanın ve hayatın yaratılış sırlarını bilememekten kaynaklanan manevi bir acı ile, hususi dünyalarını manevi bir cehennem gibi yakıcı olduğunu bildirmesi bakımından, ruhumun en derin yerlerinden sarsıldığını hissettim ve çok acıdım. Zavallı insanlar.. Müslüman olduğu halde, kendi peygamberinin getirdiği mesaja kulak vermemenin bedelini tarifsiz acılar çekerek ödüyorlardı.
Evet, Kur’an ve iman gözlüğü ile dünya, kâinat ve hayata bakılmazsa, elbette her şey bomboş görülecektir. Ne okumanın, ne çalışmanın, ne zengin ve ne de şöhretli olmanın hiçbir anlamı olmayacaktır. Hayatın sonu yokluk, hiçlik ve mahvolup gitmek şeklinde düşünülüyorsa, yaşasan ne olacak, yaşamasan ne olacak? Bir anlamı var mı?
Halbuki, Kur’an-ı Kerim ayetlerinin açıkladığı ve Bediüzzaman Hazretlerinin izah etti gibi “İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi, Kâinatın Yaratıcısını tanımak ve Ona iman edip ibadet etmektir. Ve o insanın vazife-i fıtratı ve fariza-i zimmeti, marifetullah ve iman-ı billahtır. Ve iz’an ve yakin ile vücudunu ve vahdetini (varlık ve birliğini) tasdik etmektir.” (Şualar s. 93) “Dünya bir misafirhanedir. İnsan ise, onda az duracaktır. Ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeye lâzım olan levazımatı tedarik etmekle mükelleftir. En ehemm ve en elzem işler takdim edilecektir.” (Sözler s. 241) “Hem dünyanın üç yüzü vardır: Birinci yüzü: Cenab-ı hakkın esmasına bakar, onların nukuşunu (nakışlarını) gösterir, mânâ-yı harfiyle onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektûbât-ı Samedaniyedir. Bu yüzü güzeldir, nefrete değil, aşka lâyıktır. İkinci yüzü: Âhirete bakar, âhiretin tarlasıdır, Cennetin mezraasıdır, rahmetin mezheresidir (çiçekliğidir). Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir, tahkire değil, muhabbete lâyıktır. Üçüncü yüzü: İnsanın hevesatına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesatı (heveslerinin oyuncağı) olan yüzdür. Şu yüz çirkindir, çünkü fânidir, zâildir, aldatır. Hadiste varit olan tahkir ve ehl-i hakikatin ettiği nefret, bu yüzdedir.” (Sözler s. 571)
İşte, dünyanın ve hayatın gerçek yüzünü göremeyen ve ona göre hayatına bir istikamet veremeyen gafil ve sarhoş insanlar “Yalan dünya, her şey bomboş. Hancı sarhoş, yolcu sarhoş” diye feryat ederler. Evet, Allah’ı tanımayan ve âhirete inanmayan insanlar için dünya yalan ve hayat bomboştur. Fakat, ehl-i iman için bu dünya âhiretin tarlası olduğu gibi, hayat dahi dolu ve anlam yüklüdür. Allah, hepimizin ve milletimizin imanını arttırsın ve hidayet versin, amin.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 62