(Dünden devam)
Meşvereti esas alıp, şahsa bağlanmayı kabul etmeyen Bediüzzaman Hazretleri, bahsini ettiğimiz bu hakikati şöyle ifade eder: “Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet zamanı değil. Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı manevi hükmeder ve dayanabilir. Büyük bir havuza sahip olmak için, bir buz parçası hükmündeki enâniyet ve şahsiyetini o havuza atmaktır ve eritmek gerektir. Yoksa, o buz parçası erir, zayi olur, o havuzdan da istifade edilmez.” (Kastamonu Lâhikası s. 106)
Bu nokta çok önemlidir. Buna muhalif olacak her türlü hâl ve hareketten hepimizin uzak durmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz. Fikren ve fiilen aynı cemaat içinde olduğu halde, kendi şahsıyla bağlı ve sistem içine dahil olamayan gruplar oluşturma ihtimali olan şahıslar, bir buz parçası hükmündeki enâniyetini havuzda eritemeyenlerdir. Böylesine tehlikeli bir durum ise, hem o şahsı, hem de o şahısla bağlı olanları dünya ve ahirette sıkıntıya sokar. Zira, insan nefsine hoş gelen her şey, netice itibariyle elem ve üzüntülere sebep olur.
Halbuki, enâniyetini terk etmiş bir Kur’an hizmetkârı olarak, şahs-ı manevi havuzu içine girse ve benliğini sistem içinde eritse, bu öyle lezzetli bir hâldir ki, tarif edilmez. Onda, Allah’ın ve Resulünün (asm) rızası vardır. Bediüzzaman Hazretlerinin memnun olması vardır. Mesuliyetten kurtulmanın verdiği hafiflik vardır. Şahs-ı manevi havuzuna tamamen sahip olmak gibi çok büyük bir kâr vardır. Kendisine bağlı grubunu korumak gibi sıkıntılı vaziyetten kurtulmak vardır. Velhasıl, her türlü zararlardan kurtulup, çok büyük manevi kârlara kavuşmak vardır. Madem öyledir, Cenab-ı Hak, hepimizi bu şuur ve anlayış ile bu iman hizmetine mazhar eylesin, âmin.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci ile Risale-i Nur dersleri) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

