Türkiye toplumu olarak, özellikle 1960–1990 yılları arasında ciddi anlamda kitap okuyan bir millet idik. En çok okuyanlar da Nurcular ile solculardı. Bu vesileyle, hem hayır hem de şer cephesinde dâvâ adamları yetişiyordu.

1980’li yılların ortalarından itibaren televizyonun renklenmesi, 1990’dan başlayarak devlet televizyonunun yanında özel kanalların da ilâve olması, kitap okuma oranında önemli düşmelere sebep oldu. Şimdi otuzu aşkın ulusal kanal, üç yüz civarında yerel televizyon ve uydu yayını yapan kanallar yanında internet ve sosyal medya araçlarının devreye girmesiyle, kitaba olan ilgi iyice azaldı. Oyun ve eğlenceyi önceleyen, fikir ve dâvâ adamlığı ruhunu öldüren bu atmosferi dağıtacak tedbirler alınmazsa, gençliğimizi ve geleceğimizi büyük tehlikeler beklemektedir. Toplumu yeniden okuyan bir kitle haline getirmek için, düşünen ve kafa yoran beyinlere iş düşmektedir.
Her şeye rağmen bu toplumda önemli oranda kitap okuyanların başında Nur Talebeleri gelmektedir. Merhum Zübeyir Ağabeyin “Şimdi oku, kabirde okuyamazsın.” ikazı, bütün Nurcuların kulaklarında çınlamaktadır. Bediüzzaman’ın “Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa Risâle-i Nur’u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar, hakiki talebe-i ulûmun sevaplarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhlâs Risalesinde yazılan beş nevi ibadete de mazhar olurlar.” müjdesi, hepimizi gayrete getirmektedir. Bütün yıl boyunca Kur’an, Cevşen ve Risale okumalarımız devam ettiği gibi, yaz mevsiminde bir ayda Külliyatı bitirmeyi başaranlarımız dahi vardır. Bunların yanında günlük Yeni Asya gazetemizin okunması, dergilerimize olan ilgi ve yayınevimizin toplumun istifadesine sunduğu kitaplarımızın alınıp okunması, hatta düğün ve sünnet merasimlerinde şekerle birlikte bol miktarda hediye olarak kitap dağıtılması gibi faaliyetlerle, Nur Talebeleri kitaba olan ilgiyi toplumda canlı tutmaya çalışıyorlar. Böylece bilerek veya bilmeyerek meydana gelen tahribatı, tamir etme vazifesini yerine getiriyorlar.
Büyük şehirler başta olarak, Anadolu’nun birçok şehirlerinde organize edilen kitap fuarları, bahsini ettiğimiz konuda önemli bir yer tutmaktadır. Kültürel etkinliklerin başında gelen kitap fuarlarına âzami kolaylıklar getirilmelidir. Metrekaresi dudak uçuklatacak cinsten olan stant fiyatları, yayınevlerinin fuarlara olan ilgisine engel olmaktadır. Belediyelerin vazifesi sadece para kazanmak olmamalıdır. Millete hizmet etmek için seçilen belediye başkanları, özellikle kültürel faaliyetlerde paragöz olmak yerine, üstüne ek hizmetler vermelidir. Bu hususta, İzmit Belediyesini örnek göstermek isteriz. Üç yüz elli yayınevinin katıldığı Kocaeli Uluslararası Kitap Fuarından ücret almadığı gibi, stantları da ücretsiz olarak kendisi kurmaktadır. Yarım milyona yakın insanın ziyaret ettiği fuardaki masrafları da yiyecek türü şeyler satarak çıkarmaktadır. Kitap etkinliklerine verdiği bu destekten dolayı kendilerini tebrik ederiz.
Önceki hafta 6. Kocaeli Fuarı’nda olduğumuz gibi, geçtiğimiz hafta da Çorum ilinde dördüncüsü gerçekleşen kitap fuarındaydık. Yüz elliye yakın kitabımızı imzaladığımız bu fuarın stantlarından da keşke ücret alınmasaydı. Yayınevlerinin katılımı da o nispette fazla olurdu. Hem de cadde üzerinde fuar düzenlemek yerine, bunun için özel bir kapalı fuar alanı kurulamaz mıydı? Temenni edelim ki, en kısa zamanda o da gerçekleşsin. Cuma namazından sonra başlayan kitap imzalama işimize, aynı akşam dersten sonra da devam ettik. Kargı, Osmancık, Sungurlu, Merzifon ve Suluova gibi ilçelerden gelen gönül dostlarımızın kitaba olan ilgileri göz dolduruyordu.
Bu hafta sonu ise Van ilindeyiz. Bediüzzaman Hazretlerinin yirmi yıla yakın kaldığı bu ildeki Vanlı hemşerileri başta olarak, Anadolu’nun dört bir tarafından gelecek olan Nur Talebeleriyle hasret gidereceğiz. Van temsilciliğimizin öncülüğünde, Yeni Asya ve Risale-i Nur Enstitüsünün organize ettiği Bediüzzaman Mevlidi, milletçe kucaklaşmamızın da sembolü olacak inşaallah.
Yeni Asya standında Halil Uslu ve Süleyman Kösmene ile birlikte kitaplarımızı imzalayacağız, inşaallah. Herkesi bu manevî bayrama ve buluşmaya davet ediyoruz. Evet, üç düşmandan biri olan cehaleti yenmemiz, kitaba gerekli değeri vermemiz ile mümkün olacaktır.

(Not: Kıbrıs’ta yapılacak hizmet merkezi için bankamatikten gönderilecek katkılarda Iban numarasının son 16 rakamı kullanılması gerekiyor. Yoksa ulaşmıyormuş. Ziraat Bankası/ Lefkoşa Şb. 0860481950165011 Katkılarınızdan dolayı şimdiden teşekkür ederiz.)

Eyüp AKTAŞ’ın Notu:ŞUBE.KODU.860-IBAN.TR88 0001 0008 6048 1950 1650 11-Ziraat Bankası.Lefkoşa Şubesi–bu .numaraya.doğrudan havale yapıla biliyor.bundan başka herhangi bir işlem yapılmaması,havale yapan şahıslar;alıcı kısmına kendi isimlerini yazmamaları.sadece müşterek hesabta ismi geçen şahısların birinin ve ya üçünün isimlerin yazılması halinde.hesabta karışıklık olmaz.müşkilatta çıkmaz.Bera-i malumat.Cenab-ı Hak.rızası dairesinde hizmette muvaffak kılsın.

Views: 0