Yaratılışındaki nihayetsiz acizlik ve zayıflık sebebiyle, tarih boyunca bütün insanlar insan üstü bir güce ve her şeyi tanzim ve idare eden İlâhi bir kudrete inanmayı, vicdani  bir mecburiyet olarak hissetmiştir.

Semavi vahyin mesajına rehberlik yapan peygamberlere uyan müminler topluluğu, Allah’a yönelip Ona kulluk vazifesini yerine getirirlerken, peygamberlerine sırt dönen sapıklar güruhu ise, taşlara, ağaçlara,, güneşe, ay ve yıldızlara taparak, inanma ihtiyacını gidermeye çalışmışlardır.

Yaşadığımız zamanda, hak ve ebedi olan İslâm dinine inananlar yanında, aslı bozulmuş İncil ve Tevrat gibi eski semavi dinlere mensup olanlar da vardır. Ayrıca, semavi dinler yerine Budizm ve Brahmanizm gibi daha bir çok beşeri ve uydurma dinlere inananların da olduğu bilinen bir gerçektir.

Ne beşeri ve ne de semavi hiç bir dine inanmayıp, lâikliği sanki bir din gibi algılayarak dinsizliğine perde yapan ve lâikliğin sembolü konumundaki bazı şahısları bir nevi ilâhlaştırarak, onlara tapınır gibi davranan bir kısım lâik kesimin olduğu da bilinen bir durumdur. Bununla birlikte, manevi bir boşluğa düşerek, ne yazık ki şeytana tapmayı tercih eden sapık satanist gençlerin olduğunu da biliyoruz.

Kaba hatlarıyla çerçevesini çizdiğimiz inanan ve inanmayan, ya da şeytana tapan insan çeşitlerinin hepsinden az ya da çok bizim ülkemizde de bulunmaktadır. Bunların hepsiyle birlikte ülke nüfusunu meydana getirmekteyiz. Bu ülke hepimizin. Herkes eşit olarak birinci sınıf vatandaştır. Kimse kimseyi bu ülkeden atamayacağına göre, hep birlikte yaşamak durumundayız.

Bahsi geçen hakikate göre ve böyle bir tablo karşısında milletçe ortak paydamız din yerine demokrasidir. Çünkü, inanç noktasında asıl olan İslâm dini olsa da, pratikte çok farklı inançların olması bunu gerektirmektedir. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0