İslâm tarihi boyunca Allah’ın adını yüceltmek ve dini dünyaya yaymak için çalışan kahraman insanlar, en büyük güçlerini parada ve kalabalıklarda değil, ihlâs ve samimiyette bulmuşlardır.

Allah’ın rızasını asıl maksat yapan nice cihangir kumandanlar, az bir kuvvetle kendilerinden bir kaç kat daha fazla kalabalıkları mağlup etmişlerdir. Asr-ı Saadetteki savaşlar bunun ilk örnekleri olduğu gibi, Malazgirt meydan muharebesiyle Anadolu kapılarını Müslüman Türklere açan Alpaslan da öyledir. 1071 tarihinde bir Cuma günü, elli bin kişilik ordusuyla, iki yüz bin kişilik Bizans ordusunu yenmiş ve komutanları Romen Diojen’i de esir etmiştir.

Dört yüz kırk dört çadırlık bir aşiretten, yirmi iki milyon kilometrekarelik Osmanlı Devletini meydana getiren, üç kıt’ada hâkimiyet kurup, hükümranlığını altı yüz yirmi beş sene devam ettiren ecdadımızın gücü de yalnız Allah’ın rızasına dayanmaları idi. Ne zaman fitne ve ihtilaflar içlerine girdi ve tarafgirlik hastalığına tutuldular, o zaman da tarih sahnesinden silinip gittiler. Emeviler, Abbasiler, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin akıbetleri bunun açık bir delilidir.

“Ben, Allah yolunda cihad etmekle vazifeliyim. Galip etmek mağlup etmek Allah’ın vazifesidir. Onun vazifesine karışmam.” diyerek, Allah’a tam teslim olan ve harp tekniklerinin en mükemmel olanlarını tatbik ederek, Moğol İmparatoru Cengiz Han’ı defalarca mağlup eden Celâleddin-i Harzemşah, sonunda içeriden gelen ihanetlerle şehit olmuştur.

İslâm tarihini çok iyi bilen ve son çağın manevi bir kumandanı olan Bediüzzaman Hazretleri, en büyük güç ve kuvvet kaynağı olarak samimi ihlâsı görmüş ve bilfiil yaşamıştır. Allah’ın rızası dışında olan her türlü hal ve hareketlerden alabildiğine uzak durmuştur. İkinci bir kuvvet kaynağı olarak da tesanüdü göstermiş ve “İhlâstan sonra en büyük kuvvetimiz tesanüddür.” açıklamasında bulunmuştur. Enfal Suresi 46. ayetini nazara verip ikaz yapmıştır. Yani “İhtilafa düşmeyin, sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz de elden gider.” Birbiriyle boğuşanların müspet hareket edemeyeceğini belirten Bediüzzaman, her vesileyle ihlâs ve tesanüde dikkat çekiyor. “Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. İmtizaçkârâne ittihad gittiği zaman, manevi hayat da gider. Tesanüd bozulsa, cemaatin tadı kaçar.” tespitlerinde bulunan Bediüzzaman Hazretleri, ihlâs ve tesanüdün korunması üzerinde çok duruyor. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0