Güven duygusunun varlığı ve devamı, en küçük topluluk olan aile hayatından cemaat, millet ve devlet hayatına kadar geniş bir yelpazeyi içine alır. Onun sarsıntıya uğradığı her yer ve ortam da sarsıntıya uğrar.

Sağlam bir iman temeline sahip olamayan toplumlarda güven duygusu yerleşemez ve gelişemez. Allah korkusu ve âhiret sorumluluğu taşımayan ve her zaman birbirini aldatma endişesi olan fertlerin aile düzeninde meydana gelen güven kırılmaları, o aile hayatını tahrip eden bir dinamit gibidir.

Cemaatler bazında da aynı hakikat kendisini gösterir. Müşterek ve kudsî bir maksada yönelmiş ve birbirlerinin meziyetleri ile iftihar eden ve dâvâ arkadaşının fazla cihetlerinin kendisininmiş gibi kabul eden, rekabet, haset ve kıskançlık gibi menfi duygulardan arınmış olarak hedefine kilitlenip, güven duygusu ile hareket eden fertlerden meydana gelen nice az topluluklar, kendisinden daha kalabalık topluluklara galip gelir ve İslâm dininin kalplerde ve gönüllerde hâkim olmasını sağlar.

 

Bahsi geçen topluluklarda güven duygusu sarsıldığı zaman, işin sırrı bozulur. Güneş görmüş kardan adam gibi o cemaat da dağılır ve tesir gücünü kaybeder. Bu itibarla, fikrî istikametini kaybetmemiş ve mensubu olduğu cemaatin nizamını ihlâl etmemiş her ferde, o cemaat içinde mutlaka bir yer vardır. Aksi takdirde, ihlâs, sadâkat ve istikamet kaybolduğu zaman, her hangi bir sebep altında böyle bir duruma düşen kişiler, cemaat bünyesinin dışında kalmaktan kendilerini kurtaramazlar. Bu suretle, insan zulmü içinde kaderin adaleti tecelli etmiş olur. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 46