Anadolu toprakları henüz fethedilmeden Mavera-ün Nehir ve Horasan taraflarından gelen Ahmet Yesevi ve Şah-ı Nakşibent gibi maneviyat erlerinin irşat halkasından feyiz almış Alperenler, dervişler, sofiler ve diğer halk âşıkları, çeşitli yollarla Rum diyarına gelmişler ve kalpleri, gönülleri fethederek, daha sonra gerçekleşen maddi fetihlerin alt yapısını hazırlamışlardır.
Bin senelik maziye sahip olan bu mukaddes hizmetin manevi fatihleri, çeşitli nam ve ünvanlardaki hak tarikatlar ve Ahi Teşkilatları, Anadolu topraklarını bir baştan diğer başa bir ağ gibi sarmış camileri ve medreseleri, minareleri ve kubbeleri, dergâhları ve tekkeleriyle, Anadolu’nun alnına “İSLAM” yazısını silinmez bir damga gibi kazımışlardır.
Hususan, hak tarikatların bu vatana ettiği sayısız hizmetlerini nazara veren Bediüzzaman Hazretleri, takva dairesinden hariç, belki İslâm dairesinden hariç bir suret almış bazı mezhep ve meşreplerin ve tarikat namını haksız olarak kendine takanların fenalıklarıyla tarikatların mahkûm edilemeyeceğini ifade etmektedir. Zaman, tarikattan ziyade iman kurtarmak zamanı olduğunu söylemekle birlikte, onların iyiliklerinin inkâr edilemeyeceğini de beyan etmektedir.
“Tarikatın dinî ve uhrevî ve ruhanî çok mühim ve ulvî neticelerinden sarf-ı nazar, yalnız âlem-i İslâm içindeki kudsî rabıta olan uhuvvetin (kardeşliğin) inkişafına ve inbisatına (genişlemesine) en birinci, tesirli ve hararetli vasıta tarikatlar olduğu gibi; âlem-i küfrün ve siyaset-i Hıristiyaniyenin, nûr-u İslâmiyeti söndürmek için müthiş hücumlarına karşı dahi, üç mühim ve sarsılmaz kal’a-i İslâmiyeden bir kal’asıdır. Merkez-i Hilâfet olan İstanbul’u beş yüz sene bütün âlem-i Hıristiyaniyenin karşısında muhafaza ettiren, İstanbul’da beş yüz yerde fışkıran envar-ı tevhit ve o merkez-i İslâmiyedeki ehl-i imanın mühim bir nokta-i istinadı, o büyük camilerin arkalarındaki tekyelerde “Allah Allah!” diyenlerin kuvvet-i imaniyeleri ve marifet-i İlâhiyeden gelen bir muhabbet-i ruhaniye ile cûş u huruşlarıdır.” (Mektubat s. 430)
Evet, cumhuriyetin ilânından sonra başlayan, din ve dindarları dışlayan bir zihniyetin hedef aldığı medrese ve tekkeler birer birer kapatılıp, mensuplarının bir kısmı darağaçlarında idam edilirken, asrın manevi sahibi olan Bediüzzaman Hazretleri, hem dinsizliğin temel taşlarını paramparça edecek manevi atom bombası hükmündeki Risale-i Nur tefsirlerini yazıyor, hem de ehl-i tarikatı ve diğer dinî cemaat ve hizmetlerini canla başla müdafaa ediyordu. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 77