Anadolu Seyahat Notları

ANADOLU’NUN NUR KAHRAMANLARI- 3 (GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…)

(Dünden devam)

Tokatlı dostlarımızla Cuma sabahı vedalaşarak Sivas istikametine hareket ettik. Kaptanımız Mehmet Ağabey, gördüğü hizmet tablosundan fevkalade şevk almıştı. O hızla bizi bir saatte Sivas iline ulaştırdı. Cuma namazına vaktinde yetiştik.  Namazı, Selçuklulardan kalma tarihi bir camide kıldık.

Bir müddet önce, Kutlular Ağabeyin de katıldığı bir konferans çalışması yapan Sivaslı dâvâ arkadaşlarımızı fevkalade şevkli bulduk. Daha önce köhne bir yerdeki dershaneden çıkıp, şimdi mülk bir dershane yanında, kiralık bir kaç dershane daha açıp birini hanımlara tahsis eden Sivaslılar,  bu gayretlerini devam ettirirlerse, kısa zamanda  daha büyük hizmetlere damgalarını vuracaklar, inşaallah.

Saffet kardeşimizin çıkardığı Tekke Tepesinden Sivas’ı seyrederken, neden Anadolu asırlarca Müslüman kimliğini koruyabildiğini daha bir yakından anlama imkânına sahip olduk. Zira, tepenin en yüksek yerine yapılan bir cami ve yanında bütün heybet ve asaletiyle türbesi bulunan bir sahabe vardı. Bu sahabe, Allah’ın adını yaymak ve yüceltmek için, Arabistan’dan buralara kadar gelen ve o zamanın çetin ve zor şartlarına rağmen, cihad aşkıyla yanarak bu şehri muhasara eden ve şehit düşen, Allah Resulünün (asm) sancaktarı Hazret-i Abdülvahap Gazi idi.

Sivas mezarlığının en zirve mevkiinde yatan bu asil insan, âdeta Sivas ilinin nöbetçiliğini yapıyor, hem hayatta olanlara hem de vefat etmiş olanlara şefaatçi oluyordu. Çünkü, türbesinin alnında şu hadis-i şerif okunuyordu: “Ashabımdan her hangi bir kimse bir ülkede ölürse, kıyamet günü onlar,, o ülke halkı için bir lider ve nur olarak mahşere kaldırılır.”

Sivas’a hâkim bir mevkide olan tepeden ayaklar altında kalan şehri seyrederken, hayalim tarihin derinliklerine daldı. Ya Rabbi! Nasıl bir azim ve iman ki, nerelerden kalkıp gelip, sırf Allah’ın rızasını kazanmak için cihad yapılıyordu. Hiç bir engel ve zorluk tanımayan o bahadır ve kahraman insanlar, Rum diyarını fethediyor ve arkadan gelen nesillere emanet ediyorlardı.

Bu günün en modern imkânlarına sahip olan bizler, dahildeki manevi cihadı icra ve milletin zayıflayan imanlarını kuvvetlendirmek için, her türlü fedakârlığı yaparak çalışmalı değil miydik? Evet, bu bizim için en kudsi bir vazife ve bir borç idi. Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, geçmişin moral bozan ve can sıkan engellerini geride bırakan Nur kahramanları, şimdi Anadolu şehirlerini bir uçtan diğer ucuna nur ile yıkamak için, maddi ve manevi bütün imkânlarını seferber etmişler ve bütün güçleriyle çalışıyorlar. Hepsine dualar ediyor ve muvaffak olmalarını diliyoruz. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Reklam

Yorum Yap