(Dünden devam)

Bir tek dinî eserin telifine izin verilmediği, Allah demenin suç sayıldığı, Kur’an öğretmek ve öğrenmenin yasak edildiği, din adamlarının ve dindarların susturulup ortadan kaldırıldığı böylesine karanlık ve dehşetli bir dönemde, Bediüzzaman ve talebelerinin kahramanca dinlerine sahip çıkmaları ve idam edilmek de dahil her türlü işkence ve zulümlere sebat ve metanetle direnmeleri ve boyun eğmemeleri emsalsiz bir fikrî mücadeleydi. Semavatın sakinleri olan melâikeler bu kahramanları alkışladıkları gibi, gelecek nesiller de alkışlayacak ve onları örnek alacaktı.

Çünkü Nur Talebeleri, devlet gücüyle imanları yok edilmek istenen bir milletin ve gelecek nesillerinin imanlarını kurtarmayı en büyük bir vazife biliyor ve doğrudan imana hizmetin Sahabe mesleği olduğunu öğrenmişlerdi.. Onun dışındaki hizmet metotları meyve kabilindendi. İman hakikatleri ise, ekmek gibi, hava gibi, su gibi temel gıdalar hükmündeydi.

Bahsi geçen hakikati Bediüzzaman onlara şöyle ders veriyordu: “Feyzi kardeşim! Sen, Isparta kahramanlarına benzemek istiyorsan tam onlar gibi olmalısın… O şakirtlerin gayet keskin kalp ve basireti şöyle bir hakikati anlamış ki: Risale-i Nur’a hizmet ise imanı kurtarıyor; tarikat ve şeyhlik ise, velâyet mertebelerini kazandırıyor. Bir adamın imanını kurtarmak ise, on mümini velâyet derecesine çıkarmaktan daha mühim ve daha sevaplıdır. Çünkü iman, saadet-i ebediyeyi kazandırdığı için bir mümine küre-i arz kadar bir saltanat-ı bâkiyeyi temin eder. Velâyet (evliyalık) ise, müminin cennetini genişlettirir ve parlatır.  Bir adamı sultan yapmak, on neferi paşa yapmaktan ne kadar yüksek ise, bir adamın imanını kurtarmak, on adamı veli yapmaktan daha sevaplı bir hizmettir. İşte bu dakik sırrı, senin Ispartalı kardeşlerinin bir kısmının akılları görmese de, umumun keskin kalpleri görmüş ki, benim gibi bîçâre günahkâr bir adamın arkadaşlığını evliyalara, eğer bulunsaydı, müçtehitlere dahi tercih ettiler. Bu hakikate binâen, bu şehre bir kutup, bir Gavs-ı Âzam gelse, seni on günde velâyet derecesine çıkaracağım dese, sen, Risale-i Nur’u bırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın.” (Kastamonu Lâhikası s. 52)

Geçtiğimiz Cumartesi akşamı, Burdurlu gönül dostlarımızın da gelip katıldığı bir toplantıda, Isparta kahramanları ile birlikteydik. Hanım kardeşlerimizin de bulunduğu düğün salonu tamamen doluydu. Hizmet içi eğitim seminerleri çerçevesinde sunduğumuz “Dünyada ve Türkiye’de İslâmî Hareketler ve Risale-i Nur Mesleği” adındaki seminerimiz iki saat sürdü. Günümüzdeki Isparta kahramanlarını, böyle bir hizmete vesile oldukları için yürekten tebrik ediyor ve hizmetlerinde başarılar diliyoruz.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)  (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)