Büyük İslâm âlimi ve son müceddit olan Bediüzzaman Hazretleri, hayatı boyunca yalnız iman ve Kur’an hakikatlerinin ispat ve izahına ömrünü feda etti. Bu memleket insanının kalp hastalığının iman zayıflığı olduğunu teşhis ettiği için, bütün varlığıyla insanların imansızlık ve iman zayıflığından kurtulması için, Risale-i Nur adını verdiği Kur’an tefsirlerini Allah’ın izni ve yardımıyla telif etti. Ancak bu uğurda çok çileler çekti. Görmediği eza, çekmediği cefa kalmadı.
Cumhuriyet döneminde önce Eskişehir, sonra Denizli ve Afyon mahkemelerinde ve zindanlarında akıl ve hayale gelmeyecek zulümlere muhatap edildi. Aşı yapıyoruz diye zehir şırınga edildi ve yemeğine defalarca zehir katılarak öldürülmek istendi. Bu zehirlemelerin sayısı yirmi bir oldu. Ama, öldürmeyen Allah, onu öldürmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bıraktı.
1925 tarihinden itibaren vefat tarihi olan 23 Mart 1960 yılına kadar bu çileli hayat devam etti. Onunla birlikte en yakın talebeleri de bu çile ve zulümlerden hissesini aldı. Hizmetini yakından bilen bazı talebelerini kendine vâris ilân etti. Tahiri Mutlu, Zübeyir Gündüzalp, Ceylan Çalışkan, Bayram Yüksel, Mustafa Sungur ve Hüsnü Bayramoğlu olarak bunlar kayıtlara geçti.
Risale-i Nur dairesinde bulunan bütün Nur Talebeleri tarafından bu ağabeyler, her zaman ve zeminde hürmetle yad edildiler. Bediüzzaman Hazretlerinin birer hatırası olarak, gereken saygı ve sevgide hiç bir zaman kusur etmediler. Fakat, bu çok değerli ağabeylerimiz her fâni gibi bu dünyadan bâki âlemlere birer birer göçtüler gittiler.
Bu ağabeylerden hayatta sadece Hüsnü Bayramoğlu Ağabey kalmıştı. Seksen altı sene süren uzun ve bereketli ömrünün yaklaşık yetmiş seneye yakın kısmını iman ve Kur’an hizmetine vakfeden bu ağabeyimizle, en son 2016 yılının Mayıs ayında Denizli ilinde bir kardeşimizin evinde görüştük. Çok mütevazı ve alçak gönüllü bir karaktere sahipti. Üç saat boyunca hoş sohbetler ve Bediüzzaman’dan hatıralar paylaştı. 21-22 Mart 1960 günü Üstadı urfa’ya götüren taksinin şoförlüğünü Hüsnü Ağabey yapıyor, arka koltukta ise Bediüzzaman, Zübeyir Ağabeyle Bayram Yüksel Ağabeyin kolları arasında uzanmış yatıyordu. Ateşi 39-40 derece arasında idi. Urfa’ya ölmeye gittiğini biliyordu. Çoğu zaman baygın vaziyette yola devam ediyor, ayıldığı zaman “Merak etmeyin evlatlarım! Risale-i Nur küfrün, dinsizliğin ve masonluğun belini kırmıştır, bir daha belini doğrultamayacaktır.” diye onlara teselli veriyordu. Adana’ya ulaştıklarında Hüsnü Ağabey “Üstadım, benzin bitti. Mutlaka bir yerden benzin almamız lâzım.” dediğinde “Sür kardeşim. Benim bekleyecek zamanım kalmadı.” der. Gazi Antep’e gelindiğinde Hüsnü Ağabey benzin alınmasının şart olduğunu söyler. Bediüzzaman tekrar “Sür kardeşim, benim zamanım kalmadı.” der. Böylece, Isparta’dan Urfa’ya kadar bir depo benzinle ulaşılır. Ve Kadir Gecesine denk gelen 23 Mart 1960 tarihinde sabaha karşı saat üçte Bediüzzaman ruhunu Rahman’a teslim eder.
Merhum ve muazzez Üstadımızla birlikte her türlü çile ve meşakkatleri birlikte yaşayan diğer ağabeyler gibi, Hüsnü Bayramoğlu Ağabey de, seksen altı senelik ömrünü tamamlayıp, koronovirüs salgın hastalığından kurtulamayarak, manevi şehit olarak bâki âlemlere intikal etti, Üstada ve diğer ağabeylere kavuştu. Eyüp Sultan kabristanına, diğer ağabeylerin yanına defnedildi. Ona ne mutlu! İman ve Kur’an hizmetiyle geçen koskoca bir ömür. Ruhu şad, kabri pür nur ve makamı cennet olsun, amin.
Bediüzzaman Hazretlerinin mutlak vârisi Risale-i Nur’dur. Şahıslar fâni, hizmet ise bâkidir. Her bir hakiki ve sâdık Nur Talebesi genç bir Said ve küçük bir Bediüzzaman’dır. Bize ve gelecek kuşaklara düşen de, Risale-i Nurlarla iman ve Kur’an hizmetini kıyamete kadar devam ettirmektir, vesselâm.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)