İlk emri “OKU” olan mukaddes ve son bir dinin mensuplarıyız. Bundan dolayı, asırlarca Müslümanlar başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere, insanlığa faydalı olan kitapları hem okudular hem de yazdılar. Batı toplumları Orta Çağ karanlıklarında boğulmuş vaziyette iken, İslâm dünyası onlara medeniyette hem örnek hem üstat olmuştu.
1930 yıllarından itibaren, Latin alfabesine geçilmesiyle birlikte Türkiye toplumu, okuma yazma oranı sıfır noktasına indirilmiş bir millet haline getirildi. Kur’an yazısının yasak edildiği o dönemde, Nur Talebeleri Osmanlıca harflerle Nur risalelerini yüz binlerce nüsha olarak hem okudular hem yazdılar. 1948 yılındaki Afyon mahkemesinde baş savcısı, altı yüz bin Nur Risalesinin Anadolu sathına yayılmasını sağladığından, Bediüzzaman ve talebelerini suçlayarak , idamla mahkum ettirmeye çalışıyordu. Fakat bunda muvaffak olamadı. Eskişehir ve Denizli mahkemelerinde olduğu gibi, Afyon mahkemesi de beratla neticelendi.
Günümüz Türkiye’sinde teknolojik imkânların artması, televizyon ve İnternet gibi imkânların insanları okumama hastalığına düşürmesine ve her şeye rağmen, Nur Talebeleri ülkemizin yine en çok kitap okuyan kitlesidir. Kitap okumak, özellikle Risale-i Nurlar ve neşriyatımızı takip etmek, ekmek gibi, hava gibi temel gıdamız olmuş. Okuyamamak, nefes alamamak gibi bizim için boğucu bir haldir. Astım hastalarının çektiği boğulacak gibi halleri neyse, Nur Talebelerinin okuyamadıkları zamanlarda çektikleri sıkıntı da aynen öyledir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersi)
