ZAHMETDEKİ LEZZET
Hayat

ZAHMETDEKİ LEZZET

Muhtelif haller içinde sürüp giden hayat çizgimiz, inişler çıkışlar, hastalıklar âfiyetler, kolaylık ve zahmetlerle doludur. Böylece monotonluktan çıkan hayat, safileşir ve mükemmele doğru yükselmeye başlar.

Yeknesak geçen bir hayat, hayrın ta kendisi olan vücuttan ziyade, şerrin kendisi olan yokluğa yakındır ki, sahibini azap verici bir elemde bırakır. Böyle insanlar için hayat anlamsızlaşır ve ömür geçmez olur. Vakit öldürmek için çeşitli eğlenceler ve lüzumsuz şeylerle ömrünü boşa harcar. Hem dünyasını hem de âhiretini sıkıntıya sokar.

Diğer varlıklardan farklı olarak sınırsız istidat ve kabiliyetlerle donatılan insan ruhuna ve bir elbise gibi ona giydirilen vücuda, Cenab-ı Hak güzel isimlerinin nihayetsiz tecellilerine mazhar etmek maksadıyla muhtelif vaziyetler verir. Şafi ismi hastalıkları, Rezzak ismi açlığı gerektirdiği gibi, sair isimler de çeşitli hallere girmeyi icap ettirir. Böylece insan, Allah’ın güzel isimlerine mazhar olarak terakki eder ve neticeler verir. Yaratılış maksadına uygun bir tarzda hayat vazifesini yapar. Kulluk vazifesini yerine getirir.

Bu mânâları ders veren  Bediüzzaman “Şu dar-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir. Madem dâr-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir.; hastalıklar ve musibetler- dînî olmamak ve sabretmek şartıyla- o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor. Ve her bir saati, bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden şekva (şikâyet) değil, şükretmek gerektir.” (Lem’alar s. 16)

Evet, insana rahat ve huzur veren istirahat halinde geçen bir hayat değil, hizmet, gayret ve çalışma içinde geçen meşakkatli, zahmetli fakat lezzetli bir hayattır.

asyanur.info

Reklam

Yorum Yap